Erdoğan-Scholz görüşmesinde NATO vurgusu: İki lider hangi konuları ele aldı?
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, göreve gelmesinin ardından Türkiye'ye ilk ziyaretini bugün gerçekleştirdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile üç saati aşkın süren bir görüşme yaptı.
Aralık 2021'de koalisyon hükümetini kuran Almanya Başbakanı Olaf Scholz, göreve gelmesinin ardından Türkiye'ye ilk ziyaretini bugün gerçekleştirdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile üç saati aşkın süren bir görüşme yaptı.
İki liderin gündeminin başında Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı askeri operasyon ve bölgede artan gerilimin askeri, siyasi ve ekonomik etkileri vardı. Türk ve Alman liderler, önce ateşkesin sonra da barışın sağlanması konusunda çalışmaya devam edeceklerini belirtirken, özellikle NATO'nun olası tehditlere karşı savunmasında Türk-Alman işbirliğine vurgu yaptılar.
Erdoğan ve Scholz, ikili görüşmelerinin ardından heyetler arası görüşmelere başkanlık yaptılar. İki lider, gündemdeki konuları ve bundan sonra Ankara-Berlin diyaloğuna ilişkin ayrıntıları basın toplantısında açıkladılar.
Liderler, devam eden Ukrayna krizine ilişkin olarak Ankara ve Berlin'in ortak görüş ve kaygıları taşıdıklarını belirttiler ve özellikle NATO'da süren işbirliğinin önemine dikkat çektiler.
Erdoğan, "Bir yandan Avrupa güvenliğine yönelik zaruri önlemleri alırken diğer yandan da çözüme yönelik diplomatik çabaların hızlandırılması konusunda mutabık kaldık" derken, 10 Mart'ta Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarının Antalya'da bir araya gelmesini diplomasi açısından başarı olarak niteledi. Erdoğan, "Kalıcı ateşkesin tesis edilmesi yolundaki çabalarımızı yılmadan devam edeceğiz" diye konuştu.
Scholz da Avrupa'da savaşın devam ettiği bir dönemde Türkiye'ye geldiğini, Avrupa'nın doğusunda yaşanan büyük acılardan ve yıkımdan büyük endişe duyduklarını kaydetti. "Bu saldırılar konusunda Türkiye ile hemfikiriz. Ateşkesin gerekliliği konusunda da hemfikiriz. Ayrıca güvenli koridorların bir an önce sağlanması ve sivillerin tahliyesi de önemli" diye konuşan Scholz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rus Başkanı'na çağrıda bulunuyoruz ve artık 'Durun' diyoruz. Çözüm sadece diplomasi ile olur."
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky ile yaptığı temaslar hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bilgi verdiğini, Erdoğan'ın da kendi temaslarını kendisiyle paylaştığını aktaran Scholz, "Türk dostlarımızın sorunun diplomatik yollarla çözümü konusundaki çabasını olumlu karşılıyoruz" diye konuştu.
Türkiye ve Almanya, Ukrayna'ya silah desteği sağladı
Ukrayna'nın kendisini savunmasını istediklerini, bunun için hem Türkiye hem de Almanya'nın maddi yardım ve silah desteği sağladığını anımsatan Scholz, "Ayrıca Türkiye'nin Montrö Sözleşmesi uyarınca Boğazları tarafların savaş gemilerine kapatarak krizin daha da tırmanması önlemesi önemli. Bunu takdir ediyoruz" dedi.
Almanya Başbakanı, basın toplanstısında, Türkiye'den yaptırımlara katılmasını mı yoksa arabulucu olarak Rusya ile temasta kalmasını mı istedikleri sorusuna, "Almanya adına şunu söyleyebilirim. Türkiye, bu savaşa karşı olduğunu açıkça söyledi ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savundu. Ayrıca silah da gönderdi. Bence bunları görmeliyiz" yanıtını verdi.
Yeni güvenlik ortamı ve işbirliğinde NATO vurgusu
Özellikle Scholz'un açıklamalarında, Ukrayna krizinin yarattığı ortamda Türkiye ve Almanya arasındaki işbirliği ve ortaklıkta NATO zemini vurgusu yapması dikkat çekti. Almanya'nın savunma bütçesini 100 milyar Euro'ya çıkardığını, bu bütçe içinde NATO fonlarına ilave katkıların da yer aldığını kaydeden Scholz, "NATO içinde işbirliği içinde olmamız çok önemli. Yeni bir güvenlik durumu ile karşı karşıyayız. NATO'nun doğu sınırındaki ülkelerde ileri güçlerin yoğunlaştırılacağı bilgisini paylaştım" dedi.
Avrupa'da şiddet uygulanarak sınırların değiştirilmesi girişimi karşısında NATO müttefiklerinin de güçlü olması gerektiğini kaydeden Scholz, "Güvenliğimiz birlikte sağlayacağız" diye konuştu. Almanya Başbakanı, işbirliğinin temelini NATO'nun oluşturduğunu, Kuzey Amerika ve Türkiye'nin de dahil olduğu Avrupa ülkeleri arasında çok daha yakın işbirliğinin ortak güvenlik açısından önemine dikkat çekti.
Ambargo konusunda yeşil ışık yok
Basın toplantısında Scholz'e sorulan sorulardan biri de kendisinin dile getirdiği yeni güvenlik ortamı kapsamında Türkiye'nin istediği tank motoru ve diğer askeri ekipmanlarla ilgili dolaylı ambargonun kaldırılıp kaldırılmayacağı oldu.
Almanya ile Türkiye'nin NATO'da işbirliği içinde olduğunu, bunun devam edeceğini kaydeden Scholz, "Almanya'da keskin bir savunma ihracat politikası var. Kurallarımız son derece keskindir. Yasayla tespit edilen bir çerçevede hareket etmek durumundayız" yanıtını verdi.
Erdoğan da bir başka soruya yanıt verirken, NATO'da işbirliğinin aynı zamanda askeri dayanışma olduğunu, "Burada ağır silahlara, uçaklara varıncaya kadar NATO'da kullanırsınız. NATO'da 2 ortağız ve 2 önemli üyeyiz. Bunu aramızda değerlendirmek önem arz etmekte. İki NATO üyesi olarak neler yapabiliriz değerlendirmesini yaptık" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Türkiye'nin geçmişte yaptığı gibi Rusya'dan askeri ekipman alıp almayacağı ile ilgili bir soruya yanıt verirken, "Şu andaki şartlar içinde konuşmak erken olur. Şartlar neler getirir neler götürür görmek gerek. Sayın Zelensky ve Sayın Putin ile dostluğumuzu korumak durumundayız" diye konuştu.
Enerjide Türkiye-AB işbirliği
Erdoğan-Scholz görüşmesinde Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin de ele alındığı ve taraflar arasında ileriki dönemde üst düzey siyasi diyalog kanallarının canlandırılacağı da basın toplantısında dile getirildi.
Scholz, "Sadece Türkiye-Almanya değil aynı zamanda Türkiye-AB enerji de çok önemli" derken Avrupa'nın Rus doğalgazına bağımlılığının azaltılması için kaynak ülkelerin çeşitlendirilmesi gerektiğini söyledi. Afrika ile Avrupa arasında enerji bağlarının kurulması gerektiğini, bu adımların hızla atılması gerektiğini belirten Scholz, "Bu bizim jeopolitk gelişmelerden bağımsız olarak, kararlarımızı bağımsız olarak almamız için çok önemli" dedi.
Almanya Başbakanı, Ankara ve Brüksel arasında gümrük birliğinin güncellenmesi görüşmeleri ve 2016 tarihli göç mutabakatının uygulanmaya devam edeceğini kayda geçirdi.
Erdoğan da AB'nin tartışılmaz en öenmli ülkelerinden olan Almanya'nın Türkiye-AB ilişkilerinin ilerletilmesindeki yapıcı tutumunu devam ettireceğini umduğunu, Türkiye'nin özellikle enerji ve güvenlik konularında oynadığı anahtar role dikkat çekti.
Ticarette 50 milyar dolar hedefi
İki lider, Türk-Alman ilişkilerini de değerlendirdiler. Erdoğan, Türkiye-Almanya Yüksek Düzeyli Strateji Konseyi toplantısının bu sene yapılacağını, öncesinde de taraflar arasında hazırlık görüşmelerinin gerçekleştirileceğini kaydetti.
"G20 üyeleri olarak ekonomik ortaklığımızı küresel düzeyde ileriye taşımak ortak çıkarımızdır" diye konuşan Erdoğan, 2021 senesinde 41 milyar dolar olan ticaret hacmini 50 milyar dolara çıkarmakta kararlı olduklarını söyledi.
İnsan haklarında görüş ayrılıkları
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bazı görüş ayrılıkları olmasına karşın Türkiye ile ikili ilişkileri geliştirmek istediklerini kaydetti. Görüş ayrılıklarının insan hakları ve hukuk devleti konularında yaşandığını, özellikle Türkiye'de ev hapsinde olan ya da tutuklu Alman vatandaşları konusunu Erdoğan ile ele aldıklarını belirten Scholz, "Bu konularda bazı gelişmeler yaşandı, mevcut durumların çözüleceğini umut ediyorum" diye konuştu.
Scholz, bir Alman gazetecinin, "Selefi "Angela Merkel'in Türkiye'deki insan hakları durumunu görmezden geldiğini, kendisinin de böyle mi yapacağına" ilişkin bir soruyu yanıtlarken, "Bence Sayın Merkel'e haksızlık ediyorsunuz. Kendisi insan hakları söz konusu olduğunda gözlerini kapatmadı. AB olarak Türkiye ile mülteci anlaşması imzalandı ve savaştan kaçan milyonlarca insan Türkiye'ye sığındı. Bu anlaşma ile Türkiye'nin bu görevleri yerine getirmesine destek oluyoruz. Eğitim ve barınma gibi imkanların yerine getirilmesi öngörülüyor. Merkel de bunu hep böyle gördü" yanıtını verdi.
Scholz, Türk hükümetinin, aralarında Voice of America ve Deutsche Welle gibi yayın organlarının lisans almak için başvurmasını zorunlu kılmasına ilişkin bir soru üzerine, "Deutsche Welle'yi destekliyoruz. Onların bağımsız yayın yapmasını istediğimizi ilettik. Bizim amacımız bu" yanıtını verdi.