Dünyada Çok Fazla Sayıda Hidroelektrik Santrali mi İnşa Ediliyor?
Güneydoğu Asya'da bulunan Laos'ta inşa halindeki bir hidroelektrik santralinin çökmesi, dünya çapındaki inşaat çılgınlığına dikkati çekti.
Güneydoğu Asya'daki Laos'ta inşa edilmekte olan bir hidroelektrik santralinin çökmesi, dünya çapındaki inşaat çılgınlığına dikkati çekti.
Barajın çökmesi sonucu en az 31 kişi hayatını kaybetti.
Güneydoğu Asya, Güney Amerika, Balkanlar ve Afrika'da binlerce hidroelektrik santrali ya inşa ediliyor ya da inşa edilmesi planlanıyor.
Laos'un bu inşaat yarışına girişmesinin sebebi 'Güneydoğu Asya'nın güç kaynağı' olmaktı.
Utrecht Üniversitesi'nden Julian Kirchherr, "Enerjiye aç olan ülkeler ucuz ve temiz enerji talep ediyor" açıklamasında bulunuyor.
Baraj karşıtı olanlar ise bir aralar gözden çıkarılan ancak şimdi geri dönüş yapan bir endüstri ile mücadele ediyor.
Çok fazla sayıda, çok hızlı ve ince eleyip sık dokumadan baraj inşa edilmesi eleştirilen noktalar.
BBC'nin Reality Check ekibi ise dünya çapında hızla yükselen hidroelektrik santrali inşalarının arkasında hangi etmenlerin olduğuna baktı.
Büyüme için enerji
IHE Delft Enstitüsü Sağlık Eğitimi'nden kıdemli eğitmen Susanne Schmeier, hidroelektrik santrali inşa etmenin arkasında insanları yoksulluktan kurtarma arzusunun olduğunu söylüyor: "İnsanların elektriğe ihtiyacı var. Sürdürülebilir su gücüne ihtiyacımız var. Soru ise şu: Kim nasıl yapılacağına karar veriyor?"
Hidroelektrik enerji, dünyanın dönüştürülebilir en büyük elektrik kaynağı.
Hidroelektrik santralleri nehirlerden gelen suyu barajlarda depo ediyor, su serbest bırakıldığında ise türbinler harekete geçiyor ve elektrik üretiyor.
Tubingen Üniversitesi'nden Christiane Zarfl ve meslektaşlarının derlediği verilere göre dünya çapında 3 bin 500 santral ya inşa ediliyor ya da inşa planları dahilinde yer alıyor. 2030'da bu rakam iki katına çıkabilir.
Brezilya yeni santral sayısı açısından birinci sırada. Nepal ikinci, Türkiye ise üçüncü sırada yer alıyor. Çin'in ise su gücünü kullanarak en çok enerji üreten ülke olması bekleniyor.
En çok santralin inşa edilmesi planlanan nehir yatakları, Güney Amerika'daki La Plata, Ganj ve Brahmaputra nehirleri arasındaki bölge ile Amazon.
Zarfl'e göre 2015'ten beri çoğu Angola, Burundi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Mozambik olmak üzere Afrika'da 100 santralin inşa edilmesi teklif edildi.
Peru, Brezilya ve Ekvador başta olmak üzere Güney Amerika'da ise bu rakam 130.
Amazon'daki yerlilerin kovulmasına yol açan büyük şirketlere tepki gösterilen bir proje olarak ortaya çıkarken Etiyopya'da Nil havzasına kurulacak Büyük Rönesans Santrali ise siyasi gerginliğe yok açıyor.
Dünya Bankası'nın düşen etkisi
1990'lara kadar Dünya Bankası santral inşaatlarına fazlasıyla dahil oluyordu.
Ancak yüksek bütçeli santrallerin tepki çekmesi ile kamu baskısı nedeniyle banka bu projelerden çekildi.
2000'de Dünya Bankası'nın öncülüğündeki Dünya Barajlar Komisyonu, yayımladığı raporunda büyük barajlar tarafından yaralılan sosyal ve çevresel zararlara dikkati çekti.
Rapora göre barajlar yüzünden dünya çapında 40-80 milyon insan yerinden edildi. Eğer tarım alanlarına erişim ya da balıkçılık açısından bakılırsa bu rakamın çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Uluslararası Su Gücü Birliği'nden (IHA) Will Henley, Dünya Bankası'nın bu kararıyla dikkatin ve önemin baraj inşaatından etkilenen topluluklara verildiğini vurguluyor.
Çin öncülüğünü koruyor
Dünya Bankası yüzünü bu sektörden çevirse de Çin boşluğu doldurdu.
IHA'ya göre yüzyılın başından beri Çin dünya çapında hidroelektrik santrallerinin büyümesinin yarısından sorumlu. ABD'nin iki katı üretim kapasitesine sahip.
Çin sadece en büyük üretici olmakla kalmadı, işini yurtdışına da taşıdı.
Çin inşaat şirketleri ve finansçıları hükümetin deniz aşırı iş yapma isteğine bağlı olarak küresel bir güç olmakla teşvik ediliyor.
Kirchherr'e göre Çinli şirketlerin dünya çapında bu kadar büyük bir güç elde etmesinin sebebi, Dünya Bankası gibi topluluklar ya da biyoçeşitlilik ile ilgili sorular sormamaları.
Endişeler devam ediyor
Dünyada çok fazla sayıda hidroeletkrik santrali mi var sorusuna verilen cevap, barajların nasıl inşa edildiği ve yerel topluluklara danışılıp danışılmadığına bağlı olarak değişiyor.
Tubingen Üniversitesi'nden Christiane Zarfl, "Sürdürülebilir bir inşaat zaman ister. Nehir üzerindeki diğer barajların da göz önünde bulundurularak incelemelerin yapılmasını gerektirir. Bir barajı çok hızlı inşa etmek hatalara yol açabilir" diyor.
İnşaat projeleri çoğaldıkça aktivistler barajların yerel topluluklar ve ekosistem üzerindeki etkisine dikkati çekiyor.
2012 yılındaki bir araştırma yerinden edilen insanların yüzde 70'inin fakirleştiğini ortaya koyuyor.
Bir başka araştırma ise Mekong Nehri boyunca inşa edilen barajların balık sayısını düşürdüğünü, bunun da geçim kaynağı olarak balıklara muhtaç olan insanları etkilediğini belirtiyor.
Ancak hidroelektrik gücünün önemli faydaları olduğu açık. Barajlar hem ihtiyaç duyulan elektriği üretiyor hem de tarımsal faydalara sahip.
Schmeier, iklim değişikliği tartışmalarının ortasında, Dünya Bankası'nın Laos'ta iki projeye dahil olması ile hidroelektrik santrallerine verilen uluslararası desteğin arttığını vurguluyor.