7 başlıkta dünyada ve Türkiye'de bu hafta öne çıkanlar
Suriye-Irak tezkeresi tartışmaları, AKP ve MHP kulislerinde 'Osman Kavala bildirisi krizi' yorumları, G20 zirvesinde gündem pandemi ve iklim krizi, Türkiye'de çöle dönen göller, çevre dostu seksin iklim değişikliğine etkileri ve Facebook'tan isim değişikliği.
Suriye-Irak tezkeresi tartışmaları, AKP ve MHP kulislerinde ' Osman Kavala bildirisi krizi' yorumları, G20 zirvesinde gündem pandemi ve iklim krizi, Türkiye'de çöle dönen göller, çevre dostu seksin iklim değişikliğine etkileri ve Facebook'tan isim değişikliği. BBC Türkçe, Bundle okuyucuları için haftanın öne çıkan gelişmelerini derledi.
Suriye-Irak tezkeresi neden 2 yıl uzatıldı?
Salı günü TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Suriye ve Irak'a asker gönderme yetkisi ilk kez 2 yıllık olmak üzere yedinci kez uzatıldı.
Resmi Gazete'de yayımlanan karar, 30 Ekim 2023 yılına kadar TSK unsurlarının Suriye ve Irak'ta görev yapabilmesinin yolunu açıyor ve Haziran 2023 seçimlerine kadar TBMM'den yeni bir yetki istenmesine gerek kalmıyor.
AKP, MHP ve İYİ Parti oylarıyla kabul edilen tezkereye, HDP'nin yanı sıra, CHP de ilk kez "hayır" oyu kullandı.
CHP sözcüleri iktidarı, tezkerenin 2 yıl uzatılmasıyla 2023 seçimleri ile yenilenecek TBMM'nin "iradesine ipotek koymakla" eleştiriyor.
CHP ayrıca, Suriye'ye yönelik bir operasyonun gerekçe gösterilerek, iktidarın "seçimleri erteleme" olasılığını da "hayır" kararına gerekçe olarak gösteriyor.
Peki iktidar kanadı, asker gönderme yetkisinin 2 yıla çıkarılmasını hangi gerekçelere dayandırıyor?
İktidar partisi kaynakları, süre uzatımının 2 yıla çıkarılmasının bir iç politika konusu değil, Suriye konusunda bölgede varlık gösteren ülkelere yönelik bir mesaj olduğu vurgusu yapıyor.
Tezkere süresinin 2 yıl olarak belirlenmesi " Türkiye'nin, Suriye sorunu konusunda denklemin içinde yer alma kararlığına" dayandırılıyor:
Haberin tamamı için tıklayın:
AKP ve MHP kulislerinde 'Kavala bildirisi krizi' nasıl yorumlanıyor?
Aralarında ABD'nin de bulunduğu 10 ülkenin büyükelçisinin iş insanı Osman Kavala'nın serbest bırakılmasına yönelik çağrısına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tepkisi sonrası artan gerilim, büyükelçilerin "Viyana Sözleşmesi'nin 41. Maddesine riayet ediyoruz" açıklaması ve Türkiye'nin bunu "olumlu" bulması ile aşılmış görünüyor.
İç siyasetin de gündemine oturan krizle ilgili AKP ve ittifak ortağı MHP kulislerinde, "Eğer kararlı duruş sergilenmeseydi, Türkiye diplomat vesayetine boyun eğmiş konumda olacaktı ve bundan sonra bu tür çıkışların önü alınamazdı, içerde ise muhalefetin elinde kullanacağı önemli bir koz olacaktı ve bu da Cumhur İttifakı açısından sıkıntı yaratırdı" değerlendirmesi yapılıyor.
Almanya ve Fransa dahil Avrupa Birliği üyesi 7 ülkenin yanı sıra ABD, Kanada ve Yeni Zelanda'nın da aralarında bulunduğu 10 ülkenin Ankara büyükelçisinin 18 Ekim'de ortak bir bildiriyle iş insanı Osman Kavala'nın "serbest bırakılmasına" yönelik çağrısı, Ankara ile 10 ülke arasında ipleri koparma noktasına getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce Afrika ziyareti dönüşünde söz konusu ülkelerin büyükelçilerine "Bunları ülkemizde ağırlama lüksümüz olamaz" açıklamasıyla tepki gösterdi.
Erdoğan daha sonra da "Dışişleri Bakanlığı'na bu 10 büyükelçinin istenmeyen kişi" ilan edilmesi talimatı verdiğini açıklamıştı.
Haberin tamamı için tıklayın:
G20 zirvesinde gündem pandemi ve iklim krizi
Dünyanın en büyük ekonomilerini bir araya getiren uluslararası forum G20'nin liderler zirvesi yarın İtalya'nın başkenti Roma'da başlıyor. İki gün sürecek olan zirvede koronavirüs ile mücadele, pandemi sonrası ekonomik kalkınma ve iklim krizi konularına odaklanılacak.
Zirveye, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı G20 ülkelerinin devlet ya da hükümet liderlerinin yanı sıra uluslararası kurumların temsilcileri de katılıyor.
Geçen yıl Suudi Arabistan'da yapılması planlanan G20 liderler zirvesinin pandemi nedeniyle ertelenmesinin arından bu seneki toplantının liderlerin fiziki katılımıyla gerçekleştirilmesi planlanıyor.
30-31 Ekim tarihli zirve için Roma'ya gelmesi beklenen liderler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yer alıyor. ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hindistan Başbakanı Narendra Modi zirveye şahsen katılması planlanan liderlerden.
Görevi devretmeye hazırlanan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de son katılacağı G20 zirvesi için Roma'ya gelmesi planlanıyor. Merkel'in Roma'da Erdoğan ile de ikili görüşme yapması bekleniyor.
ABD Başkanı Biden'ın yapması beklenen ikili görüşmeler arasında ise Fransa Cumhurbaşkanı Macron da yer alıyor. İki lider, AUKUS paktı krizi sonrası ilk kez yüz yüze görüşecek.
Haberin tamamı için tıklayın:
Türkiye'nin yarısı olağanüstü kuraklık yaşıyor, göller çöle dönüşüyor
31 doğal afet arasında en tehlikelisi olan kuraklık, yavaş yavaş gölleri çöl haline getiriyor.
Hayatın tüm alanlarını etkileyen, yavaş yavaş gelen bu tehlike karşısında köylüler kendilerini çaresiz hissediyor.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafya kuraklıktan oldukça etkilenen bir bölgede yer alıyor.
Araştırmalara göre ülkenin neredeyse yarısı olağanüstü kurak.
Bu kırılgan yapı, göllerin kuruması ile birlikte gün geçtikçe nüfusun daha büyük bir bölümünü etkilemeye başladı.
İklim krizi başta olmak üzere yanlış bölgelere kurulan barajlar, aşırı sulama, yanlış tarım politikaları ve büyükbaş hayvancılık göllerin kurumasını hızlandıran nedenler arasında bulunuyor.
BBC Türkçe ekibi Karataş Gölü, Burdur Gölü, Akgöl, Işıklı Göl, Eber Gölü, Akşehir Gölü ve Meke Krater Gölü'nün son hallerini görüntüledi. Kuraklığın sonuçlarından etkilenenlerle konuştu.
Göllerin çevrelerinde yaşayanlar kritik eşiğin geçilmiş olduğunun farkında. Yerel ve göçebe kuşların, ıstakoz ve çeşitli balıkların da yaşam alanı olan göllerden geriye kurumuş toprak kalmış durumda. Uzmanlar ve halk acilen kalıcı çözüm çağrısı yapıyor.
Video için tıklayın:
Üremenin iklime etkisi
Karbon ayak izimizi nasıl düşürebileceğimizi düşünürken, seks hayatımızda değişiklik yapmak genelde akla gelen ilk şeylerden biri değildir.
Fakat internette vegan prezervatifler ve atığa yol açmayan doğum kontrol yöntemleri gibi sürdürülebilir ürünler için yapılan aramalar son yıllarda düzenli olarak artıyor.
Nijerya'dan çevresel sürdürülebilirlik üzerine çalışan Dr. Adenike Akinsemolu "Bazıları için çevre dostu seks, çevreye daha az zarar veren kayganlaştırıcı, seks oyuncağı, yatak örtüsü ve prezervatifleri kullanmaktır" diyor ve ekliyor:
"Bazıları buna porno prodüksiyonlarında çevreye ve işçilere verilen zararı azaltmayı da dahil eder.
Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu, her yıl 10 milyar erkek prezervatifi üretildiğini ve bunların çoğunun son durağının çöplükler olduğunu hesaplıyor.
Prezervatiflerin çoğu, sentetik lateksten yapılmaları ve kimyasallar içermeleri nedeniyle geri dönüştürülemiyor.
Haberin tamamı için tıklayın:
Afrika'da askeri darbeler neden sıklaştı?
Afrika'da bağımsızlığını ilan eden ülkelerde on yıllar boyunca darbeler yaşandı ama yakın dönemde askeri darbeler eskisinden daha sık görülmeye başlandı.
Sudan'da bu yıl iki benzer olay yaşandı. Eylül'de askeri darbe girişimi başarısız oldu. Pazartesi günkü darbede ise General Abdulfettah el-Burhan geçiş hükümetinin sivil kolunu feshetti ve iktidarı tamamen ele geçirdi.
Gine'de Devlet Başkanı Conde, Eylül'de ordu tarafından devrildi. Komşu ülke Mali'de bir yıldan kısa bir süre içinde ordu iki müdahalede bulundu, bunların en yakını Mayıs ayında yaşandı.
Nijer'de Mart ayında, devlet başkanlığı yemin töreninden birkaç gün önce bir darbe girişimi önlendi.
Peki, Afrika'da askeri müdahalelerin sayısı arttı mı?
Darbe için yapılan bir tanım, "ordunun veya diğer sivillerin, görevdeki liderlerin iktidarına son vermek için yasadışı ve aleni müdahalesi" olarak geçiyor.
Amerikalı iki uzman Jonathan Powell ve Clayton Thyne, yaptıkları araştırmayla, Afrika'da 1950'lerin sonlarından bu yana 200'den fazla darbe girişimi tespit etti.
Bu girişimlerin yaklaşık yarısı başarılı oldu, burada başarı, yedi günden uzun iktidarda kalmak olarak tanımlanıyor.
Haberin tamamı için tıklayın:
Facebook'un adı neden 'Meta' oldu?
Facebook, büyük bir marka yenilenmesine giderek kurumsal adının 'Meta' olarak değiştirileceğini açıkladı.
Şirketten yapılan açıklamada, çalıştığı alanlar sosyal medyadan sanal gerçekliğe kadar genişlerken Meta isminin şirketin yaptığı işlere dair daha kapsayıcı bir anlamı olduğu belirtildi.
Bu değişim, Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi platformlara yansımayacak. Tüm bu uygulamaların sahibi olan şirketin adı değişiyor.
Bu adım, son dönemde Facebook'la ilgili çıkan birçok eleştirel haber ve eski bir çalışanın sızdırdığı bilgilerle şirket adının olumsuz şekilde anılmaya başlamasının ardından atıldı.
Facebook'un eski çalışanı Frances Haugen, şirketle ilgili birçok bilgiyi ifşa ederek yöneticileri "kârı güvenliğin önüne almakla" suçlamıştı.
2015'te de Google, kurumsal yeniden yapılanmaya giderek uygulamanın sahibi şirketin adını Alphabet olarak değiştirmişti. Ancak bu isim pek rağbet görmedi.
Facebook'un patronu Mark Zuckerberg, "metaverse" isimli, insanların sanal gerçeklik kulaklık ve mikrofonları kullanarak buluşup oyun oynayabileceği, çalışabileceği ve iletişim kurabileceği sanal bir ortam yaratma planlarını açıklarken şirketin yeni ismini de açıkladı:
"Var olan marka adı bırakın gelecekte yapacaklarımızı, muhtemelen şu an yaptığımız birçok şeyi bile açıklamaya yetmiyor. Bu sebeple değişmesi gerekiyor.
Haberin tamamı için tıklayın: