Diyarbakır Barosu Kadın Merkezi'nden Çocuğa Cinsel İstismar Davasının 'Magazinleştirilmesine' Tepki
Kulp ilçesinde 90'dan fazla kişinin bir kız çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla yargılandığı dava dosyasının 'mağdur kız çocuğun güvenliğinin tehlikede olduğu vurgulanmasına rağmen" yayınlanmasına tepki gösteren Diyarbakır Barosu Kadın Merkezi, ortak basın açıklaması yaptı.
Diyarbakır Barosu Kadın Merkezi ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Hakları Komisyonu, yaptıkları ortak açıklamada, Kulp ilçesinde 90'dan fazla kişinin bir kız çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla yargılandığı dava dosyasının 'mağdur kız çocuğun güvenliğinin tehlikede olduğu vurgulanmasına karşın yayınlanmasına' tepki gösterdi.
Kamunun haber alma hakkı ve basın özgürlüğünün güvence altına alınması ile özgür gazeteciliğin susturulmaması ilkelerinin öneminin altı çizilen açıklamada, toplumun haber alma hakkının ise temel yaşam hakkının önüne geçemeyeceği savunuldu.
Açıklamaya göre, Doğan Haber Ajansı (DHA) Diyarbakır muhabiri Felat Bozarslan hem çalıştığı kuruma gönderdiği haberde, hem de sosyal medya hesabında, Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 15 yaşında bir kız çocuğun 92 kişinin cinsel taciz ve tecavüzüne uğradığına ilişkin bilgileri paylaştı. Cinsel istismarla ilgili olarak 21 kişi hakkında dava açıldı, 71 kişi hakkında soruşturma devam ediyor.
Diyarbakır Barosu Kadın Merkezi'nin açıklamasından anlaşıldığı kadarıyla, çocuğun yüksek yararı gereği davaya yayın yasağı kondu, avukatlar ve ilgili makamlar da, çocuğun travmasının etkilerini azaltmak için çaba harcadı.
Ancak davanın açılmasının ardından kızın kendisi ve annesi, sanık ve şüphelilerin yakınları tarafından ciddi baskı ve tehditlere hedef oldu.
'Çocuğun güvenliğinin tam olarak sağlanması beklendi'
Açıklamada kamuoyu desteğini sağlamak için mağdur avukatlarının mahkemenin yayın yasağını kaldırması talebinin yerinde görüldüğü belirtilerek, dosyayı basınla paylaşmak için ise çocuğun güvenliğinin tam olarak sağlanmasının beklendiği vurgulandı.
Açıklamada ayrıca, BBC Türkçe, Voice of Amerika ve Jin News'in de dosyayı elde ettikleri, ancak çocuğun avukatlarının 'yayın için mağdurun güvenliğinin sağlanmasının beklenmesi talebini' kabul edip, bu kuruluşların yayınlarını erteledikleri belirtildi.
EDİTÖRÜN NOTU:
BBC Türkçe'nin bu dosyayı yayın yasağının kalktığı gün elde ettiği doğrudur. Diyarbakır'daki muhabirimiz Hatice Kamer, dosyayı inceleyerek bir haber hazırladı, iki ayrı muhabirimiz de haberi titizlikle inceleyerek yayına hazır hale getirdi.
Ancak BBC'nin Editoryal İlkeleri, 'çocukların ve gençlerin fiziksel ve ruhsal sağlığı ile çıkarları ve güvenliklerinin her türlü editoryal kaygının önünde tutulması'nı gerektiriyor.
BBC Türkçe, söz konusu haberde mağdur çocuğun fiziksel ve ruh sağlığı ile güvenliğinin tehdit altında olmadığına ikna olana kadar, haberin yayınını ertelemeye karar verdi.
Açıklamada, dava dosyasında herhangi bir yayın yasağı olmadığı için bu olayla ilgili haber yapılmasının kanunen bir sakıncasının bulunmadığı ancak gazetecilik meslek etiği ve cinsel istismar mağdurunun hayati tehlikesinin devam etmesi nedeniyle, bu vakanın haber olarak işlenmesinin zamansal olarak yanlış olduğu da vurgulandı.
Çocuğun hedef olduğu tehdit ve tehlikeler konusunda yayın kuruluşu ve muhabirin bilgilendirildiği belirtilen açıklamada, olayın magazinleştirilerek mağdurun can güvenliği dikkate alınmadan yayınlanması kınanarak, şu ifadelere yer verildi:
"Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Hakları Komisyonu olarak, DHA ve muhabirinin cinsel istismar mağduru bir kız çocuğunun hayatını riske atma pahasına zamansız bir şekilde ve muhataplarından bilgi almadan sırf reyting uğruna haber yapmalarını, gazetecilik sorumluluğu ile bağdaşmadığından kınıyor ve çocuğun bu haberden kaynaklı başına gelebilecek her türlü tehlikenin vicdani sorumluğunun kendilerinde olduğunu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz."