Demir Özlü: 1950 sonrası Türk edebiyatının önemli yazarı hayatını kaybetti
Yazar Demir Özlü 86 yaşında İsveç'in başkenti Stockholm'de hayatını kaybetti.
Yazar Demir Özlü 86 yaşında İsveç'in başkenti Stockholm'de hayatını kaybetti.
Özlü'nün kızı gazeteci ve yapımcı Ayda Özlü Çevik, BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada ölüm haberini doğruladı. Çevik, babasının yaklaşık 2 aydır kalp yetmezliği tedavisi gördüğünü bildirdi.
Aynı zamanda yazar Tezer Özlü ve yazar Sezer Duru'nun da ağabeyi olan olan Demir Özlü 1935 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Özlü, hayatı boyunca öykü, şiir, deneme, eleştiri, çeviri, anlatı ve roman türlerinde eserler üretti.
Çevik, "çok önemli bir edebiyatçı ve hikayeciydi" dediği babasının ölümüyle Türk edebiyatının dürüst bir kalemini kaybettiğini söyledi.
'Bizim kuşağın öncülerindendi'
Özlü'nün yakın arkadaşı yazar Özdemir İnce de BBC Türkçe'ye verdiği demeçte, Özlü'nün ölümünden duyduğu büyük üzüntüyü paylaştı.
İnce, "Onun kuşağı Türkçenin edebiyat dili olarak olgunlaşmasında ifade olanağı açısından üst düzey katkıda bulunmuştur. Demir bunların öncülerinden birisidir" diye konuştu.
Özlü'nün edebiyat ve yazma anlayışıyla dünya standartlarında bir düzey tutturduğunu söyleyen İnce, "Bizim kuşağımızın iftihar vesilesidir" dedi.
1950 sonrası Türk edebiyatının önemli yazarları arasında gösterilen Özlü, Ödemiş İstiklal İlkokulu, Ödemiş Ortaokulu, İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'nde (1953) öğrenim gördü. İlk şiirini de lise döneminde yayımladı.
1961-1962 yılları arasında Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde felsefe okuyan Özlü, ardından da Türkiye'ye dönerek İstanbul Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Metodoloji Kürsüsü'nde 4 yıl asistanlık yaptı.
Siyasi fikirleri sebebiyle görevine son verildi, sonrasında bir süre avukatlık yaptı.
80 sonrasında vatandaşlıktan çıkarıldı
1979'da Stockholm'e yerleşen ve 1980 Darbesi sonrasında da vatandaşlıktan çıkarılan Özlü ülkesine 1989'da dönebildi.
Özlü'nün hiçbir zaman siyasetçi olmadığını belirten kızı Çevik, babasının her zaman demokrasi ve özgürlüklerden yana tavır aldığını söyledi.
Kazandığı ilk Sait Faik Armağanı'da kendisine verilen para ödülünü tutuklu ve hükümlü ailelere verdiğini hatırlatan Çevik, "Hayatı boyunca adalet ve haksızlıklar için uğraştı. Anayasayı eleştirdiği için vatandaşlıktan atıldı. Edebiyatçı olmasına rağmen siyasetten her zaman nasibini aldı" diye konuştu.
İnce de, Özlü'nün politik açıdan her zaman demokrat, cumhuriyetçi ve devrimci olduğunu belirtti ve ekledi:
"Demir kaybedilmiş değildir. Hiçbir yazar ölümüyle kaybolmaz. Yazsaydı büyüklüğüne bazı katkılar yapacaktı. Bir yazar olarak kaybettiğimizden daha fazla arkadaşımı kaybettiğimden dolayı son derece üzgünüm. Üzgünlüğümü hiçbir şekilde hiçbir şey bastıramaz."
Hayatını İstanbul ve Stockholm'de geçiren Demir Özlü, "Bir Uzun Sonbahar" (1980), "Bir Küçük Burjuvanın Gençlik Yılları" (1979), "Ne Mutlu Ulyses Gibi" (1994), "Tatlı Bir Eylül" (1995) gibi romanların yanısıra "Bunaltı" (1958), "Öteki Günler Bir Gün" (1974), Aşk ve Poster (1980), Stockholm Hikayeleri (1989) gibi hikayelere de imza attı.