Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Suriye'nin yeni yönetimine çağrı
Büyükelçiler konferansında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin yeni yönetimine seslendi. Erdoğan, "Temennimiz yeni yönetimin Suriye halkının tüm kesimlerini kucaklayan bir anlayışla yoluna devam etmesidir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 15. Büyükelçiler Konferansı'nda açıklamalarda bulundu. Suriye'deki gelişmelere değinen Erdoğan, yönetimi devralan geçici hükümete seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki yeni yönetimin halkın tüm kesimlerini kucaklaması gerektiğini belirtti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, BÜYÜKELÇİLERLE BULUŞTU
Erdoğan şunları söyledi: "Kalkınma ajanslarımız ve bölge kalkınma idarelerimiz aracılığıyla 81 ilimizde hayata geçirilen Anadolu'dakiler projesi ülkemizin coğrafi, kültürel ve geleneksel zenginliklerini koruyup tanıtmayı amaçlıyor. Proje ile 3B yani birikim, beceri ve bereket temaları arasında dijital platforma taşınarak mahalli üreticilerimizin desteklenmesi geleceğe aktarılması hedefleniyor.
Bu topraklardaki son devletimiz olan ay yıldızlı al bayrağın altında huzur bulduğumuz Türkiye Cumhuriyeti geçtiğimiz yıl 100. yaşını geride bıraktı. Bu vesile ile devlet ve millet olarak 85 milyon hep birlikte Cumhuriyetimizin 1 asırlık kazanımlarını muhafaza edip birbirimize daha da kenetlendik. Yepyeni ruhla Türkiye Yüzyılı'na güçlü bir şekilde adım attık.
"BÖLGEDE HUZURUN TESİSİ İÇİN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NA ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR"
Bölgede huzurun, barışın, refahın tesisi için Türkiye Yüzyılı hedeflerin küresel ölçekte hayata geçirilmesinde Dışişleri Bakanlığı'na önemli görevler düşüyor. Küresel sistemin çıkmaza girdiği, uluslararası toplumun reflekslerini yitirdiği çok taraflı yönetişim mekanizmaların çözüm üretmekte yetersiz kaldığı zorlu dönemden geçmekteyiz. Uluslararası kurum ve kuruluşlar savaş ve ihtilafları önlemek bir yana sergiledikleri atıllıkla yeni çatışmalara zemin hazırlıyor. Dış politika paradigmamızı daha dinamik, etkinliğe kavuşturmak ülkemizin geleceği adına büyük önem taşımaktadır.
"İSRAİL YÖNETİMİ SALDIRILARINA HER GÜN YENİSİNİ EKLİYOR"
Gazze'de ve işgal altındaki Filistin topraklarında 14 aydır devam eden 50 bini aşkın Filistinli'nin hayatını kaybettiği katliamın önüne bir türlü geçilemedi. İsrail yönetimi bölgedeki sorunları daha da çetrefil hale getirerek saldırılarına her gün bir yenisini ekliyor. Uluslararası toplumun katliamlar karşısındaki kayıtsızlığı, sistemi ayakta tutan değerlerin örselenmesine, yok olmasına sebebiyet vermektedir. Bunu mutlaka bir dur denilmelidir.
"İSRAİL HÜKÜMETİNİN YOL, YOL DEĞİLDİR"
İsrail hükümetinin ısrarla ve inatla gittiği yol açık söylüyorum yol değildir. Bu durum Gazze ve Filistin olduğu kadar Suriye için de geçerlidir. Türkiye olarak 14 aydır kalıcı ateşkes ve barışa fırsat tanınması gerektiğini vurguluyoruz. Bölgede değişen dinamikler hiç olmadığı kadar elverişlidir. Türkiye Gazze'deki kan deryasını son bulması için elini taşın altına koymaya hazırdır. İsrail hükümeti ve küresel güçlerin Gazze'de barış penceresinin açılması için inisiyatif alması gerektiğine inanıyoruz. Samimi irade gösterilirse elbette netice alınacaktır.
"SURİYE'DE MAZLUMLAR KAZANMIŞTIR"
Suriye son 14 günde büyük değişime sahne olmuştur. Esed rejimi arkasında büyük enkaz bırakarak Suriye'yi terk etmiştir. Zalimler zelil olmuş, mazlumlar kazanmıştır. Kötülük artık son bulmuştur. İnşallah bu ülkede en zor dönem pazar günü itibarıyla geride kalmıştır. Türkiye ilk günden beri daima hakkı, adaleti, kuşatıcı ve kapsayıcı sistemin inşasını savunmuş, katliamlar başladığında Suriyeli kardeşlerine hem kapısını hem gönlünü sonuna kadar açmıştır.
Hükümetimizin engellemelere, haksız eleştirilere, itibar suikastlerine rağmen 13 yıldır kararlılıkla sürdürdüğü insani politikasının haklılığı çok net bir şekilde tescillenmiştir. Doğru duvar yıkılmamış, Türkiye ne kendi vatandaşlarına ne de Suriyeli kardeşlerine mahcup olmamıştır. Muhalefetin ve içimizdeki ırkçı çevrelerin yeni Boraltan köprüsü faciasını boşa çıkarttık.
SURİYE'NİN YENİ YÖNETİMİNE ÇAĞRI
Esed'in sözde af ilanlarına neden itibar etmediklerini, ülkelerine dönmekte neden istekli olmadıkları ortaya konmuştur. Hapishane denilen yerlerin affınıza sığınarak söylüyorum esasen birer insan mezbahanesi olduğunu gördük. Suriyeli kardeşlerimizin bundan sonra ülkenin imar ve ihyası başta olmak üzere pek çok meydan okumayla karşı karşıyadır. Sürecin bugüne kadar başarıyla yönetildiğine şahit oluyoruz. Savaşı kazanan Suriyeli kardeşlerimizin zaferi de kazanacağına yürekten inanıyoruz. Temennimiz yeni yönetimin Suriye halkının tüm kesimlerini kucaklayan bir anlayışla yoluna devam etmesidir.
"PKK İLE MÜCADELEMİZ TAVİZSİZ ŞEKİLDE SÜRECEK"
Türkiye olarak inşallah yeni dönemde de Suriye halkının yanında olmayı sürdüreceğiz. Suriyeli kardeşlerimize ihtiyaç duymaları halinde gereken her desteği vereceğiz. Tıpkı Suriye gibi Irak'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin muhafazası da bizim için çok ama çok önemlidir. Kalkınma Yolu Projesi ile bu ülkeye yeni güzergah için çalışıyoruz. PKK terör örgütü ile ortak mücadelemiz tavizsiz şekilde sürecektir.
Rusya-Ukrayna savaşı ile dünyada taşlar yerinden oynamıştır. Ülkemiz bu savaşta da dengeli politika izleyerek önceliğini adil barışın sağlanmasına vermiştir. Ateşe benzin dökmek değil yangını söndürmenin gayretinde olduk. AGİT Genel Sekreterliği'ne 57 ülkenin oybirliği ile sayın Feridun Sinirlioğu'nun atanması barış çabalarında işimizi kolaylaştıracaktır. Karabağ'ın işgalinden kurtulması ile yakalanan fırsatın Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasıyla taçlanmasını arzu ediyoruz.
5 asra uzanan engin tecrübesi ile Türk diplomasisinin değişen şartlara ayak uydurabildiğini, milli menfaatlerimizi merkeze alarak barış odaklı çabalarının sürdüğünü görüyoruz. Son dönemde güvenlik konseptlerinde köklü değişimler yaşanıyor. 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan ittifaklar ve güvenlik anlaşmaları sorgulanırken savunma harcamaları çarpıcı şekilde artıyor. Yeni tehditler sebebiyle milli güvenlik kavramının kapsamı genişliyor. Düzensiz göç gibi yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi sorunlar da artık milli güvenlik kavramı çerçevesinde tartışılıyor. Türkiye tüm bu tehdit ve sınamalarla mücadelede hamdolsun güçlü müktesebata sahiptir.
"DİPLOMATİK KAPASİTEMİZİ DAHA İLERİ NOKTALARA TAŞIMALIYIZ"
Türkiye oyun kurucu bir aktör olarak müessir güç konumunu günden güne pekiştirmektedir. Çeşitli ülkelerden pek çok muhatabımız da bu gerçeği artık teslim ediyor. Hedeflerimiz, ideallerimiz büyük olsa da bunları hayata geçirecek diplomatik kapasiteye, stratejik hareket kabiliyetine sahibiz. Bu kapasite ve kabiliyeti sürekli geliştirmemiz, daha ileri noktalara taşımamız şarttır.
Yeni ve çığır açan teknolojileri dış politika stratejimize bir an önce dahil edip çağa herkesten önce ayak uydurmamız gereklidir. Devletimizin ve milletimizin Dışişleri'nden beklentisi her zaman olduğu gibi yüksektir. Hariciye teşkilatımızın bu beklentileri ziyadesiyle karşılayacağına inancım tamdır. Dışişleri Bakanlığımız teröristler tarafından en fazla hedef alınan kurumlarımız arasında yer alıyor. Görevi başında şehit edilen tüm diplomatlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Diplomatlarımız bugün de en zor coğrafyalarında kimi zaman canları pahasına vazifelerini ifa etmektedir.
"SAVUNMA SANAYİİNDE DEVRİM NİTELİĞİNDE ADIMLAR ATTIK"
Yakın tarihimize baktığımızda Türkiye gerek savunma ihtiyaçlarının giderilmesinde gerekse 40 yıllık terörle mücadelesinde müttefiklerinden beklediği desteği maalesef göremedi. Tam aksine çoğu zaman yaptırım ve ambargolara maruz kaldı. Savunma sanayinde devrim niteliğinde adımlar attık. Son yıllarda yakaladığımız ivme ile savunma sanayi ürünlerimizdeki yerlilik oranı yüzde 80 seviyesinin üzerine çıkardık. Sizlerden ülkemize yönelik gizli açık yaptırımların, ambargoların zamanında bertaraf edilmesi hususunda ön alıcı ve aktif hareket etmenizi bekliyorum.
Milli teknolojisi ürünlerimizin dost ve kardeş ülkelerin barış ve güvenliğine katkı yapması, müttefiklerimizin istifadesine sunulması büyükelçilerimizin çabalarıyla daha da kolaylaşacaktır. Dijital çağın imkanlarından azami ölçüde istifade etmeniz, yeni teknolojilerin sunduğu fırsatlardan yararlanmanız dış politikadaki manevra kabiliyetimize müspet etkide bulunacaktır. Hibrit tehditlere karşı müteyakkız olmalısınız. Batı ülkelerini esir alan kültürel ırkçılığın ve İslam düşmanlığı bir diğer husustur. Mukaddes kitabımızın pervasızca saldırıldığı pek çok olaya şahitlik ediyoruz. Bu saldırılarla etkin şekilde mücadele etmemiz mühimdir. Bu saldırıların kayıt altına alınması, yargılama sürecinin takip edilmesi hepimiz için önem taşıyor.
Küresel ticarette korumacı eğilimlerin arttığı bu dönemde yurt dışındaki iş insanlarımız ve yatırımcılarımızla daha yoğun işbirliği içinde olmanızı bekliyorum. Türk dünyasının birlik, beraberlik entegrasyonunun güçlendirilmesine Türk diplomasisinin öncülük etmesi önemlidir."