Chavezcilere Göre Venezuela'daki 'Dış Destekli Oligarşi' Darbe Peşinde
Venezuela'da Hugo Chavez'in selefi Devlet Başkanı Nicolas Maduro, aylardır sokaklarda protesto ediliyor.
2000'li yılların başlarında Venezuela, dönemin Devlet Başkanı Hugo Chavez'in yoksullara yönelik sosyal projeleri ve '21. yüzyıl sosyalizmini' kurma iddiası ile uluslararası kamuoyunun gündemindeydi.
Ülke, son yıllarda ise karşı karşıya olduğu ekonomik ve siyasi krizlerle anılıyor.
Halkın hemen hemen yarısı Chavez'in selefi Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun ve hükümetinin karşısında yer alırken, diğer yarısı ise Maduro'nun yanında yer alıyor.
Peki, kendilerine Chavista (Chavezci) diyen hükümet yandaşları, yaşananları nasıl değerlendiriyor?
Bu sorunun cevabı öncelikle, Chavistaların, ülkedeki ekonomik krize bakışlarında yer alıyor.
Zira onlara göre ülkede yaşanan ekonomik krizde 'kartellerin spekülasyonlarının büyük payı var'.
Hükümetten yoksullara komiteler eliyle yardım Ekonomisi petrol geliri üzerine kurulu olan Venezuela, dünya petrol rezervlerinin yüzde 20'sine sahip.
Ülkenin ihracat gelirlerinin yüzde 95'i, gayrı safi yurtiçi hasılasının yüzde 55'i petrol gelirlerinden sağlanıyor.
Temmuz 2014'te 115 dolara ulaşan petrol varil fiyatları 2016'da 35 dolara kadar indi ve son dönemde 50 dolar civarında seyrediyor.
Günlük iki milyon varil petrol ihracatı yapan Venezuela için petrol fiyatlarının 115 dolardan 50 dolara inmesi, günlük 160 milyon dolar, yıllık 58,4 milyar dolarlık ihracat kaybı anlamına geliyor.
Yaşanan ekonomik krizin en önemli ayağı bu.
Venezuela, 2016 yılını Merkez Bankası verilerine göre % 275, IMF raporuna göre % 700'ü aşan enflasyonla kapattı.
Özellikle sağlık ürünleri ve temel tüketim maddelerindeki kıtlık ile hiper enflasyon ağırlıklı olarak yoksul yurttaşların yaşam koşullarını oldukça zorluyor.
Bugün Venezuela'da süpermarketlerde bir ekmek asgari ücretin yüzde 1,4'üne, bir kilo domates yüzde 3'üne, bir kilo deterjan yüzde 4'üne, bir kilo makarna yüzde 6'sına, bir kilo şeker, et ya da kahve yüzde 8'ine, bir kilo sıvı yağ ya da 1 paket 20'lik bebek bezi yüzde 10'una tekabül ediyor.
Kira ücretleri, beyaz eşya ve teknolojik ürün fiyatları ise el yakıyor.
Hükümet fiyat kontrolünü sağlama ve kıtlığa çözüm bulma adına, küçük ve orta ölçekli işletmelere ve çiftçilere uzun vadeli krediler vermesinin yanında, bir yandan da uluslararası ticari anlaşmalar yaparak gıda maddelerini kendisi ithal ediyor ve bunların dağıtımını da mahalle halkından oluşturulan yerel komitelere yaptırıyor.
Bu komiteler aracılığıyla, ayda bir, toplam nüfusun yüzde 36'sına bir poşet dolusu gıdayı uygun fiyata veriyor.
Örneğin iki kilo pirinç, iki kilo makarna, bir kilo şeker, iki kilo süt, birer kilo sıvı ve katı yağ, bir paket mayonez, iki kilo mısır unundan oluşan bir poşeti, bu komitelerden asgari ücretin yüzde 4'üne alabiliyorsunuz.
Aynı ürünlerin süpermarket fiyatları ise yaklaşık on katı. Hiper enflasyonun sorumlusu kim?
Hükümeti destekleyenler, yaşanan hiper enflasyonun nedeninin, düşen petrol fiyatlarının yanı sıra, 'iç pazarın ihtiyacını karşılayan ithalatçı kartellerin yaptığı spekülasyon olduğuna' inanıyor.
Örneğin gıda sektöründe toplam ihtiyacın yüzde 80'ini sadece birkaç gıda şirketi karşılıyor.
Chavezciler, hükümet karşıtı bu şirketlerin istifçilik ve karaborsa ile fahiş karlar elde ettiklerini, aynı zamanda halkın alım gücünü orantısız bir şekilde düşürerek ekonomik krize ek olarak siyasi krizi de derinleştirdiğini savunuyor.
Chavezcilere göre bunun en somut göstergesi ise, hükümetin, kriz sürecinde halkın alım gücünü iyileştirmeye yönelik yaptığı her maaş artışına, bu şirketlerin, maaş artışından daha yüksek bir oranda ve neredeyse simultane olarak fiyat zammı yapmaları.
Chavezcilere göre, 'dış destekli Venezuela oligarşisi, ekonomik ve siyasi olarak bir darbe yapmaya çalışıyor'.
Onlara göre bu kesimin amacı, 'yeraltı kaynaklarından elde edilen geliri halk yararına sosyal projelere harcayan Chavezci iktidardan kurtulup, ülkenin zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip olma'.
Chavistalara göre sokak protestolarıyla 'darbe yapılıyor' Chavistalara göre sokak protestoları 'yapım aşamasında bir darbenin' sokaktaki yüzü.
Venezuela sağının çağrısı ile 1 Nisan'da başlayan Maduro'nun istifasını talep eden sokak eylemleri devam ediyor.
Yaşanan şiddet olaylarında bugüne kadar 120'den fazla kişi öldü, 1500'den fazla kişi yaralandı. Tutuklananların sayısı 500'ü aşmış durumda.
Venezuela sağının tabanını geleneksel olarak orta sınıf ve üzerindeki kesimler oluşturuyor.
Daha küçük oranda da olsa, sağı destekleyen gecekondular da mevcut.
Örneğin Caracas'ta bulunan ve Venezuela'nın en büyük, Latin Amerikanın ikinci büyük gecekondusu Petare'de sağ oylar % 60 ile çoğunlukta.
Petare, barikat eylemlerinin yapılabildiği nadir gecekondu semtlerinden olması ile dikkat çekiyor çünkü sokak protestoları çoğunlukla orta sınıf ve üzerinin yaşadığı semtlerde yapılıyor.
Sokak protestolarına katılanların çoğunluğu gençlerden oluşuyor.
Kendilerini direnişçi olarak adlandıran gruplar, patlayıcı ve ateşli maddelere sahipler ve gaz maskeleri kullanıyor.
Chavistlar, sağ partilerin bu gençlere günlük 50 ile 100 dolar arasında para ödediğini öne sürüyor.
Organize suç örgütlerine ise daha yüksek miktarda ödeme yapıldığına inanıyorlar.
Onların inancına göre değirmenin suyu da ABD ve bazı Avrupa ülkelerinden geliyor.
Seçim sonuçları Chavezcilerin gözünde zafer Maduro sokak protestolarının ilk döneminde, sağ partilere diyalog ve uzlaşma çağrısı yaptı. Sağ, buna olumlu cevap vermedi.
Maduro, 1 Mayıs'tan sonra ise krize karşı, anayasanın 347, 348 ve 349. maddesinin devlet başkanına verdiği yetkilere dayanarak, yeni bir anayasa yapmak için Kurucu Meclis kurulmasını talep etti.
Maduro, Venezuela sağına yine çağrıda bulunarak yapılacak yeni anayasa için kurulacak meclise kendi adaylarını göstermelerini, ülkede barış ve uzlaşmanın yeniden tesisi için yeni anayasayı hep birlikte oluşturmayı teklif etti.
Ancak bu öneri de sağ tarafından karşılık bulmadı. Venezuela sağı seçimleri boykot etme, protestolara devam etme kararı aldı.
Temmuz başında Maduro, Venezuela sağına seçimlere kendi adaylarıyla katılması çağrısını yeniledi ve Kurucu Meclis adaylığı için son başvuru tarihini erteledi. Ancak yine olumlu karşılanmadı.
30 Temmuz Kurucu Meclis seçimlerinde, Chavistalar 8 milyondan fazla oy topladı.
19,5 milyon kayıtlı seçmeni bulunan ülkede, muhalif sağ cephe seçimleri boykot çağrısı yaptı, Chavezciler 8.089.320 oy aldı.
Bu, tüm seçmen sayısının %41,5'lik bir bölümüne denk geliyor.
Ancak Chavistalara göre bu büyük bir başarı çünkü ülkedeki seçimlere katılım oranları geçmişte de düşüktü.
Son 19 yılda yapılan seçimlere katılım oranlarına baktığımızda, 2005 parlamento seçimlerini saymazsak, bu oranın % 56 ile % 80 arasında değiştiği görülüyor.
Chavezcilere göre, bu oranlar dikkate alındığında, eğer sağ boykot kararı almasaydı, 30 Temmuz Kurucu Meclis seçimlerinde oy vermeye gidecek toplam katılımcı seçmen sayısının 11 ile 15,5 milyon arasında değişmesi beklenecekti.
Onlara göre bu durumda da 8.089.320 oy, toplam katılımcı seçmen sayısının yüzde 53 ile yüzde 74'ü arasında bir değere karşılık gelecekti ki, bu da Chavezcilerin oy çoğunluğunu her durumda kazandığı anlamına geliyor.
Onlara göre diğer bir önemli nokta da 8.089.320 oy sayısının, 2015 Aralık ayında yapılan parlamento seçimlerinde mecliste çoğunluğu sağlayan Venezuela sağının aldığı 7.7 milyon oy sayısından, 350 bin daha fazla olması.
Öte yandan Venezula sağı,seçimlere hile karıştırıldığını ve katılım sayısının bir milyon kadar şişirildiğini iddia ediyor.
'Chavistalar' kim ve hükümetten neler bekliyor? Chavezci tabanı, büyük oranda gecekondularda yaşayan yoksul halk oluşturuyor.
Venezuela gecekondularını ilk gördüğünüzde, gördüğünüz en genel tabiriyle yoksulluğun resmi oluyor.
Üniversitede felsefe okumuş bir Chavezci, aynı resme baktığında 'yoksulların komunal mimari anlayışını' gördüğünü söylüyordu.
Caracas'ta gecekondular, genelde şehrin tepelerinde birbirine bitişik olarak inşa edilmiş, birbirinden destekle ayakta kaldığı bir mimariye sahip.
Evler çoğunluğu dış sıvası ve boyası olmayan, bazen başka ailelerle paylaşılan ya da odası kiralanan konutlar.
İşte bu evlerde yaşayanlar, 'Bolivarcı projenin' dayandığı ana kitleyi oluşturuyor. Onların gözünde 'ordu, devrimin güvencesi' Bolivarcı ordu ise Chavist hükümetin ve Bolivarcı devrimin güvencesi olarak görülüyor.
Kendisi de asker kökenli olan Chavez, orduda köklü değişiklikler yaparak, ordunun sınıfsal tabanını ve formasyonunu değiştirmişti. Askeriyenin özellikle üst kademesi, hükümete bağlılıklarını her fırsatta dile getiriyor.
Toplumun yoksul kesimini oluşturan Chavezciler, ekonomik krizi en sert şekilde yaşayan halk kesimleri arasında.
Dolayısıyla onlar her şeyden önce, hükümetten temel tüketim maddelerinin teminini garanti edebilmesini ve yüksek enflasyon problemine çözüm üretmesini istiyor.
Örneğin, Caracas'ın en eski gecekondularından Catia'da oturan ve bir devlet kurumunda fotoğrafçılık yapan, radikal Chavista Victor Sanchez 'Hükümet, ülkenin bir numaralı gıda tekeli Polar firmasına yönelik ağır yasal yaptırımlar uygulamalı ve gerekirse kamulaştırarak halkın gıda ihtiyacını karşılamalı' diyor.
'Artan suç oranları, şiddet içeren sokak protestoları, karaborsa, rüşvet ve yolsuzluk' ise Chavistaların çözüm bekledikleri diğer acil talepler.
Ayrıca 'Bolivarcı devrimin' kendileri açısından kazanımlarının, yeni anayasada anayasal güvence altına alınmasını ve devletin eğitim, sağlık, güvenlik, hukuk, ekonomi gibi alanlarda verdiği hizmet kalitesinin iyileştirilmesini bekliyorlar.