Haberler
Türkiye'den Suriye'deki muhaliflerin ilerleyişiyle ilgili yapılan açıklamada Tel Rıfat ve Münbiç'e dikkat çekildi

Sınırın sıfır noktasındaki savaşla ilgili Türkiye'den dikkat çeken açıklama

Avrupa korkunç senaryoya hazırlanıyor! Hayatta kalma broşürleri bastırıldı

Avrupa korkunç senaryoya hazırlanıyor! Hayatta kalma broşürleri bastırıldı

Esed rejimiyle çatışan muhalif gruplar Halep kent merkezine girdi, İdlib'de stratejik bölgeyi ele geçirdi

Rejim karşıtları Halep kent merkezine girdi, İdlib'de stratejik bölgeyi ele geçirdi

Rus uçakları, Halep'i vurmaya başladı

Halep düştü, Rus savaş uçakları bombardımana başladı

BBC

Batılı ülkeler için bir saatli bomba: IŞİD esirleri

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Suriye'deki kamplarda esir binlerce IŞİD mensubu cihatçı ve aileleri bir çokları tarafından ileride daha da aşırı bir cihatçı hareketin mayasını oluşturma potansiyeli taşıyor.

Yenilip esir alınan binlerce IŞİD savaşçısının oluşturduğu -şu an için- örtülü tehlike, kuzeydoğu Suriye'deki, isyanlar ve firar girişimlerinin gündelik olaylar haline geldiği kalabalık ve pislik içindeki kamplarda mayalanıp büyüyor.

IŞİD bu esirleri, eşleri ve diğer aile fertleriyle birlikte 'kurtarmaya' yemin etti ve rüşvet yoluyla bazı kişilerin gizlice salıverilmesini sağlayacak bir insan kaçakçılığı ağının da oluşturulduğu haberleri geliyor.

Bu ay İngiltere'de temyiz mahkemesinin, çocuk yaşta Suriye'ye giderek IŞİD'e katılan ve daha önce vatandaşlık hakları geri alınan Britanya doğumlu Shamima Begum'ün ülkeye dönerek yargılanma hakkının bulunduğuna karar vermesi ve yine Kürtlerin elindeki Britanya vatandaşı bir IŞİD savaşçısının ölümü, konuyu yeniden gündeme taşıdı.





IŞİD 2019 yılının Mart ayında Suriye'deki son kalesi olan Baghuz'u da kaybettiğinde, binlerce IŞİD savaşçısı, onları yenilgiye uğradan Suriyeli Kürt güçleri tarafından esir alınıp belirsiz bir süre için kamplara kondu.

Şimdi bu "sonuçlandırılmamış meselenin" dünya çapında yeni bir güvenlik sorununa yol açma tehlikesine dikkat çekiliyor.

Londra'daki Kings College Savunma Araştırmaları bölümü tarafından hazırlanıp bu ay yayınlanan bir çalışma, kamplardan kaçan IŞİD savaşçılarının dünyanın farklı yerlerinde yeniden biraraya geldiklerine ve IŞİD'in yeniden canlanması tehlikesinin büyüdüğüne dikkat çekiyor.

İngiltere Parlamentosu'nun Savunma Komisyonu Başkanı Tobias Elwood, "DAEŞ'i (IŞİD) yenmeye kararlıysak, bu, hava bombardımanı tamamlandıktan sonra orayı terketmekle olmaz" diyor.

"Onbinlerce radikal unsur, onların aileleri ve destekçileri hala Irak ve Suriye'deler. Bu noktada, DAEŞ'i tamamen yok etmek isteyip istemediğimize karar vermemiz lazım. Yoksa kalanlar yeniden toparlanıp ortaya çıkabildiği sürece ideoloji de yaşar" diye ekliyor.

IŞİD'lilerin çocukları

2014 ile 2019 yılları arasında IŞİD'e katılmak üzere Suriye'ye 40 bin civarında cihatçının gittiği tahmin ediliyor. Çatışmalardan sağ çıkan ve bir kısmı esir kamplarına konup bir kısmı kaçan 'Yabancı Terör Savaşçıları'nın sayısının ise 10 bin ila 20 bin arasında olduğu düşünülüyor.

Bunların az bir kısmı komşu Irak'ta yargı önüne çıkarıldı fakat çoğu hala Suriye'de, kaçak IŞİD liderlerinin çocuklar ve 'Halifeliğin gelinleri' ya da 'Namuslu kadınlar' diye tanımladıkları kadınlarla birlikte kurtarmaya and içtiği kamplarda çürüyor.

Birleşmiş Milletler bu yılın başlarında 'Yabancı Terör Savaşçıları'nın Kürtlerin denetimindeki esir kamplarında 8 bin civarında çocukları olduğunu tahmin ediyordu.

Bunların 700 kadarının İngiltere de dahil Avrupa ülkeleri vatandaşlarının çocukları olduğu düşünülüyor ama bu ülkeler çocukları kabule şimdiye kadar yanaşmadı.

Kamplardaki kadınların durumu

Şiddet kullanan radikal hareketler üzerine çalışmalar yapan bir uluslararası araştırma merkezinin başkanı Anne Speckhard son üç yıldır 200'ü aşkın cihatçı ve aileleriyle görüşmeler yaptı.

Bunu yapabilmek için Suriye'nin kuzey-doğusundaki El Hol gibi esir kamplarını ziyaret eden Speckhard, kamplardaki koşulların çok kötü olduğunu, hemen her hafta bir kaçma girişimi olduğunu anlatıyor.

Kamplarda tutulan kadınlardan bir çoğu IŞİD'den ayrıldıklarını söylüyor ama sürekli bu yüzden hedef alınabilecekleri korkusu içinde yaşıyorlar.

Speckhard "Kamplarda IŞİD kolluk gücü gibi faaliyet gösteren bir takım kadınlar var ve bunlar başka kadınları öldürüyor. Çadırları ateşe veriyorlar. Taş atıyorlar ve çocuklara taş atmayı öğretiyorlar" diyor.

Öyleyse IŞİD ailelerinin tutulduğu kamplarda kalan herkesin koyu cihatçı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Hayır. Bir çoğu bu radikal görüşlerden sessizce vazgeçmiş durumda ama fanatik IŞİD'ci kadınlardan korkuyor.

Kendisine 'halifelik' adı veren rejimde bu kadınlar bir tür ahlak polisi işlevi gören Hisbah mensubuydular. Ahlaken 'suçlu' buldukları kişilere çok sert cezalar verebiliyorlardı.

Bugün, etrafı dikenli tellerle çevrili kamplarda da tutuluyor olsalar aynı işlevi sürdürüyorlar.

Speckhard, "Yaptığımız araştırmanın bir bölümünde, bu kadınlardan yaşadıklarını anlatmalarını ve seslerini yükseltmelerini istiyoruz. Ama dehşet içindeler çünkü cezalandırılmaktan korkuyorlar. Çocuklar da korku içinde ve IŞİD içinde yaşamanın travmasından sonra kampta yaşamanın travmasıyla büyüyor" diyor.

IŞİD saflarındaki vatandaşlarını ve ailelerini geri almayı seçen ülkelerden biri Rusya. Ülkenin sorunlu Kafkas cumhuriyetlerinden çok sayıda cihatçı IŞİD'e katılmıştı.

St Petersburg'daki Çatışma Analiz ve Önleme Merkezi'nin başkanı Ekaterina Sokirianskaya "Vladimir Putin kadın ve çocukların ülkeye iadesi fikrini destekledi. Açıklamasında çocukların, ebeveynlerinin yaptıklarından sorumlu olmadığını net olarak vurguladı ve Rusya'nın onları bir savaş bölgesinde hapis bırakamayacağını söyledi" diyor.





Yasal ve insani kaygılar, güvenlik sorunları

Genel olarak konuya yasal bir çerçeveden bakıldığında, kimsenin sahip çıkmadığı IŞİD'li cihatçılar konusuna yasal ve insani sorunlar ile güvenlik kaygıları gibi üç farklı açıdan yaklaşmak mümkün.

Yasal açıdan bakıldığında binlerce insanı, bilhassa da çocukları, bu kamplarda, ufukta hiç bir yargılanma ihtimalinin görünmediği bir boşlukta tutmanın savunulabilir hiç bir yanı yok.

Cihatçılar olsun, aile mensupları olsun bir çok esir, vatandaşı oldukları ülkelere dönmeye ve orada yargılanmaya hazır olduğunu söylüyor.

Sorun Batı ülkeleri hükümetlerinin onları ülkeye getirmekten korkmasında. Bu insanlar ülkeye getirilip yargı önüne çıkarılırlarsa, ama haklarında yeterli delil sunulamazsa, serbest bırakılmaları gerekecek. Bu da kamuoyunda çok tepki alacak ve bu yüzden de herhangi bir siyasetçinin göze alması çok güç bir karar.

Hükümetler ayrıca zaten kalabalık olan cezaevlerine, yıllarını Suriye ve Irak'ta savaşarak geçirerek kavrulmuş çok sayıda cihatçıyı koymanın çok tehlikeli sonuçlar yaratabileceğinden de endişe ediyorlar.

İnsani açıdan bakıldığında da, aşırı kalabalık kamplardaki kötü yaşam koşulları, bir çok yardım kuruluşu tarafından artan eleştirilere hedef oluyor.

Fakat tabi işkence ve zulmüyle gündem olan, kadınları ve kız çocuklarını tecavüz edip esir pazarlarında alıp sattığı bilinen bir ölüm tarikatının mensuplarının kötü koşullarda yaşıyor olması dünya kamuoyunda pek tepki yaratmıyor.

Ama 2001'deki 11 Eylül saldırılarından sonra, gözaltına alınan insanları Guantanamo'da yıllarca yargısız sorgusuz tutan, kuşkulu bulduğu kişileri işkence görmek üzere farklı ülkelere yolladığı ortaya çıkan Batı ittifakının da, Ortadoğu halkları nezdinde, ahlaki itibarının önemli kısmını kaybettiğini de not etmek gerekir.

Guantanamo konusunda ABD'nin uygulamalarını kınayan Avrupa ülkelerinin, şimdi kendi vatandaşlarını, fazla sorunlu bulduğu için boşlukta bırakması onları ikiyüzlülük suçlamasıyla karşı karşıya bırakıyor.

Son olarak işin bir de güvenlik boyutu var. Nihai olarak bu hükümetlerin hangisinin daha tehlikeli olduğu konuunda vereceği karara gelip dayanıyor: Vatandaşlarını ülkeye geri almak ve yargılamak mı yoksa onları bulundukları yerde boşluğa terketmek mi?

Şu ana kadar Suriye'deki savaştan İngiltere'ye dönen İngiliz vatandaşlarının sayısı 400'ü aşıyor ve güvenlik açısından henüz pek bir tehdit oluşturdukları görülmedi.

Fakat bu insanların çoğu Suriye'ye savaşın ilk yıllarında gidenlerdi.

İngiltere iç istihbarat örgütü MI5 ve polis teşkilatı bugün kamplarda olan IŞİD mensubu cihatçıların çok daha radikalleşmiş olduğunu ve yıllarca aşırı şiddetle pişmiş olduklarını düşünüyor.

Bu noktada Rusya'dan Ekaterine Sokirianskaya'nın da bir uyarısı var.

"Sadece insani bir bakış açısından konuşmuyoruz. Gelecekte daha da aşırı-radikal cihatçı hareketlerin ortaya çıkmasını engellemek için bu sorunla yüzleşmek şart, çünkü kamplarda tam da aşırı radikal bir ortamda yaşıyor ve büyüyorlar."

İngiltere İçişleri Bakanlığı ise savaş suçlarına karıştıklarından kuşkulanılanların Irak ve Suriye'de yargılanmasından yana olduğunu söylüyor.

Bundan sonra neler olabilir?

Bir çözüm Anne Speckhard'a göre cihatçılarla ailelerini ayırıp, ailelerin ülkelerine dönmelerine izin vermek olabilir.

Speckhard "Bir çok kadın, eğer başarılı bir yargılama gerçekleştirilebilirse muhtemelen bir hapis cezası alır. Ama hapse bile girseler en azından çocukları onları ziyaret edebilir. Suriye'den, tehlike alanından uzaklaşmış olurlar" diyor.

"Onun için çocuklar ve kadınları birlikte geri getirmek en iyi çözüm olabilir. Fakat bu da kabul edilemez bulunuyorsa, en azından çocukların getirilmesi gerekir" diye ekliyor.

Hangisi seçilirse seçilsin, şu anki durumun sonsuza kadar devam edemeyeceğini herkes biliyor.

IŞİD'i yenilgiye uğratan ve şu anda esir kamplarını kontrol eden Suriyeli Kürtlerin kendi sorunları var.

Başkan Trump'ın ABD güçlerini Suriye'den büyük ölçüde geri çekme kararı onları Türkiye güçlerinin saldırılarıyla karşı karşıya bıraktı.

Kürtlerin Avrupalı IŞİD esirleriyle ilgili pozisyonu net: "Bunlar sizin ülkelerinizden geldi. Onlara daha fazla bekçilik edemeyiz. Geri almanız lazım."

BBC
title