Andrew Brunson Kararı: ABD Basınında Cemal Kaşıkçı Vurgusu
ABD'li Pastör Brunson'ın serbest bırakılması kararını değerlendiren New York Times ve Washington Post gibi öne çıkan gazeteler, yargı sürecini şekillendirdiği düşünülen bazı stratejik ve ekonomik etkenlere yer verdi.
ABD basını, Pastör Andrew Brunson'ın serbest bırakılması kararını bazı olası stratejik ve ekonomik etkenler etrafında tartışıyor. New York Times ve Washington Post gibi önde gelen gazeteler, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı etkenine dikkat çekiyor.
2 Ekim'de İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girdiğinden bu yana muhalif gazeteci Kaşıkçı'dan haber alınamıyor.
Cumartesi günü ABD Başkanı Donald Trump da Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan Krallığı tarafından öldürüldüğü ortaya çıkarsa ülkeyi "sertçe cezalandırmakla" tehdit ederek duruşunu netleştirdi.
ABD basınından öne çıkan ifadeleri derledik:
New York Times: ABD ile gerilimi yumuşatan Türkiye, Brunson'ı serbest bıraktı
Türkiye büyüyen bir ekonomik krizle boğuşuyor ve ABD Hazine Bakanlığı'nın İran'a yaptırımları delmekle suçlanan Halkbank'a vermesi beklenen milyarlarca dolarlık para cezasını indirme arzusunda.
Brunson'ın bırakılması kararı, Washington Post yazarı Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kayıplara karışmasından yaklaşık 1 hafta sonra geldi. Türkiyeli yetkililer Kaşıkçı'nın İstanbul'daki konsoloslukta öldürüldüğüne inandıklarını söylüyor.
Ankara belki de Suudi Arabistan'la karşı karşıya kaldığında Washington'ın yardımını alabilmek adına ikili ilişkileri düzeltmeye çalışıyor olabilir.
Ancak Trump'ın Brunson ve Kaşıkçı olayları arasına bir mesafe koymaya çalıştığı anlaşılıyor.
Trump, Brunson'ın serbest bırakılmasına ilişkin "Belli bir sistemden ilerledik ve onu çıkardık. Çok uzun süredir çabalıyorduk. Ama burada anlaşma falan yok" diye konuştu.
Öte yandan Washington ve Ankara aylardır Pastör Brunson'ın durumuyla ilgili karmaşık pazarlıklar içindeydi.
Amerikalı yetkililer ABD vatandaşı bilim insanı Serkan Gölge ile ABD diplomatik temsilciliklerindeki üç çalışanın da bırakılacağını umuyordu.
Cuma günkü duruşmada beş tanıktan üçünün Brunson aleyhindeki ifadelerini değiştirmesinin de Brunson'a karşı açılan davayı zayıflatmış olabileceği görüldü. Zaten iki tarafın da anlaşmazlıkları çözmeye çalıştığına yönelik işaretler vardı. Siyasi söylemler yumuşamış, Trump Türkiye hakkındaki sert tweetlerine ara vermişti.
Erdoğan'ın giderek bağımsız yargıya müdahale edemeyeceğini vurgular olması, bazı analistlerce Erdoğan'ın, Brunson serbest bırakıldığında bunu bir mahkeme kararı olarak geçiştirmek için hazırlık yaptığı şeklinde yorumladı.
Türkiye basınında da davayla ilgili tonun yumuşadığı dikkat çekti.
Brunson'ın bırakılmasından bir gün önce de bir grup Cumhuriyetçi ve Demokrat senatör "ABD ile Türkiye NATO müttefikleridir ve ilişkilerdeki bu çirkin sayfa artık kapanmalıdır" şekilde bir açıklama yayımladı. Bu da bir anlaşmanın yakın olduğu söylentilerini artırdı.
Bazı yorumcular ise Kaşıkçı etkenine işaret etti.
Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nden Türkiye uzmanı Soner Çağaptay, "Bu, Erdoğan için yeni bir pencere açtı. Eğer Brunson o uçağa binerse, ABD Kaşıkçı konusunda Erdoğan'a yardım edecekti" diye konuştu. CNN : Türkiye-ABD ilişkileri ısınıyor Brunson kararı, Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın İstanbul'da kayıplara karışması sonrası dünyanın gözü Türkiye'nin üzerindeyken geldi.
CNN'e konuşan ve devam eden Kaşıkçı soruşturmasını izleyen bir kaynak, Türkiyeli yetkililerin ellerinde Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu içinde öldürüldüğüne ilişkin sesli ve görüntülü kanıtlar olduğunu iddia ettiğini söylüyor.
Suudi Arabistan ise olayla bir bağlantısı olduğu iddiasını sertçe reddediyor.
Brunson'ın bırakılması, aynı zamanda son aylarda ısınma belirtileri gösteren Türkiye-ABD ilişkilerinde ileri yönlü bir adım.
ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Eylül ayında düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında kısa süren bir görüşme gerçekleştirmişti. Bundan kısa süre sonra da Erdoğan, iki ülkenin arasındaki sorunları çözeceğine inandığını söyledi.
Uzmanlara göre Türkiye'nin Brunson'ı bırakmak için ekonomik ve stratejik sebepleri vardı.
Bunlardan biri de Brunson'ın bırakılmaması durumunda Türkiye'ye uygulanabilecek yeni ABD yaptırımları tehlikesiydi.
Trump Ağustos ayında NATO müttefikkinin adalet ve içişleri bakanlarına yaptırım uygulama kararı almış, Türkiye'nin "bir dost gibi davranmadığını", Brunson'a yönelik suçlamaların da "sahte" olduğunu söylemişti. Washington Post: Türkiye, Trump yönetiminin Suudi Arabistan'a baskı yapmasını istiyor
Son aylar Brunson'ın bırakılması Trump yönetiminin önceliğiydi.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence konuya özel alaka göstererek Trump'ın Evanjelik tabanının desteğini de harekete geçirmeyi başardı.
Brunson hakkındaki karar, Kaşıkçı hakkındaki soruşturma sürerken geldi.
ABD'li yetkililere soruşturmayla ilgili bilgi veren Türkiye, Trump yönetiminin Suudi Arabistan'a Kaşıkçı'nın durumuyla ilgili bilgi almak adına baskı yapmasını istiyor.
Aynı zamanda Suudi tarafıyla ilişkilerin tamamen kopmasını engellemeye çalışıyor.
Brunson'ın bırakılması ikili ilişkilerdeki rahatsız edici başlıca konuları ortadan kaldırmış olsa da, altta yatan bazı meseleler baki.
Türkiye ABD'nin tepkisine rağmen Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini alma yönünde adımlarını sürdürürken, ABD ise Ankara'yı F-35 savaş uçaklarının teslimini durdurmakla tehdit ediyor.
Petrolün neredeyle yarısını İran'dan ihraç eden Türkiye, İran yaptırımlarını deldiği gerekçesiyle hüküm giyen iş adamı Reza Zarrab'ın bırakılmasını istiyor. Washington da Ankara'ya İran'a yaptırımlar sürerken petrol alımını durdurması yönünde baskıyı sürdürüyor.
Washington Enstitüsü'nden Soner Çağaptay ise, ikili ilişkilerdeki görüş ayrılıkların yok olmadığı görüşünde:
"Brunson davası, ABD Kongresi'nde Müslümanların bir Hristiyan pastörü yargıladığı dava olarak tasvir edildi. Bu da Kongre'de pastör serbest bırakılana kadar Türkiye'ye hiçbir ayrıcalık gösterilmemesi gerektiği yönündeki anlayışı inşa etti. "