Almanya Artık Türkleri İstemiyor
Alman Hükümeti, 8 Bine Yakın Türk İlticacıya "Türkiye'de Siyasi Baskı Yok, Ülkenize Dönün" Dedi. Son Söz Eyalet Meclislerinde.
Alman Hükümeti, "Türkiye'de siyasi baskı var" diyerek Almanya'ya sığınan ve uzun yıllardır geçici oturma izniyle yaşayan 8 bine yakın Türk ilticacıya, "Ülkenize durum iyileşti, dönmenizde sakınca yok" dedi. Almanya, 2006'da oturum hakkını düzenleyen yasada değişiklik yaparak geçimini sağlayan, entegrasyona açık kişilere oturum izni verdi.
Federal İçişleri Bakanlığı verilerine göre toplam 110 bin sığınmacıdan 35 bini bu karardan yararlandı. İş bulduklarını iş aradıklarını kanıtlayan bu kişiler yeniden "geçici oturma izni" aldı.
Sosyal yardımla geçinen sığınmacıların "iltica gerekçeleri" ve geldikleri ülkeler incelendi. Bakanlık, Alman Yabancı Yasası'na dayanarak, iltica şartları ortadan kalkan ve ülkesinin durumu iyileşen ilticacılara, "ülkenize dönün" mektubu gönderdi.
Alman İlticacılar Derneği'nin verilerine göre, 7 bin 735 Türk vatandaşına gönderilen mektupta, "Türkiye'de durum iyileşti. Ülkenizde gitmenizde sakınca yok" denildi. Mektuba itiraz eden ilticacılar, eyalet mahkemelerine dava açtı. Bazı davalar üst mahkemelere de taşındı. Berlin ile Hessen Eyaleti Yüksek Mahkemeleri ve Lunenburg Yerel Mahkemesi'nin ret kararlarında Türkiye'de insan haklarındaki ilerlemeye dikkat çekildi. İşte, "HESS.VGH 22.02.2006/A12S 919" sayılı mahkeme kararlarında, sığınmacıların talepleri reddedilerek, şu tespitler yapıldı: "AB sürecinde açıklanan paketler de ortaya koydu ki, Türkiye'de toplu işkence, insan hakları ihlali gibi uygulamalar yok. Reformlara imza atan Türkiye'nin Güneydoğusu'ndan gelen insanlar izlenmiyor, şiddet görmüyor. Din baskısı iddiası doğru değil. Türk devletinde farklı etnik gruplara, dinlere koruma var. Farklı dini gruplar için de bir tehlike yok. Devlet ne kendisi şiddet uyguluyor, ne dolaylı yoldan yapıyor. AB'ye uyum döneminde demokratik bir süreç oluştu. Geri gönderme olayları yasaldır, ülkenize dönebilirsiniz."
KAÇAK OLACAKLAR
Üst mahkemeden ret kararı çıkmasının ardından eyalet meclisleri, ilticacıların son umut kapısı oluyor. Hukuksal süreçte son karar merci olan Eyalet Meclisi'nin de ret kararı vermesinin ardından sığınmacının en geç 2-3 ay içinde ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Burada ailevi nedenler ve çocukların okul durumu da dikkate alınıyor. Ülkesine dönme yönündeki mahkeme kararına uymayanlar kaçak durumuna düşüyor. Polis tarafından uçağa bindirilerek ülkelerine gönderiliyor.
27 YIL SONRA GİDİN DEMEK YANLIŞ
Agos Gazetesi Yazarı Aydın Engin (1980 darbesinden sonra bir süre Almanya'da bulundu): Almanya'nın Siyasi Sığınma Yasası, 1951 Birleşmiş Milletler Cenevre Konvansiyonu'na büyük ölçüde uyumludur. Ancak o konvansiyonda 'siyasi sığınmacının sığınma koşulları ortadan kalkınca ülkesine dönmesi gerekir' gibi bir hüküm yok. Türkiye'den giden siyasi mültecilerin hemen hepsi 12 Eylül'den hemen sonra bir yolunu bulup Almanya'ya gelenlerden oluşuyor. 27 yıl boyunca bu insanlar yeni bir hayat kurdular. Bir işte çalışıyorlar. Yaşları 50'ye yaklaşmıştır. 27 yıl sonra, 'Artık git ve kendine yeniden yeni bir hayat kur' kararı verenlere aynı koşul dayatılsa acaba ne düşünürler ve ne yaparlardı?
TÜRKİYE SINIF ATLADI AMA KRİZİN DE ETKİSİ VAR
Türkiye sınıf atladı (Uluslararası hukukçu Doç. Dr. Mehmet Özcan): Avrupa ülkeleri, Türkiye'nin insan haklarında sınıf atladığını kabul ediyor. Bu sürecin 2004'te başlaması gerekirdi. Neden şimdi? Artan yabancı düşmanlığı ve mali kriz önemli faktör.
"İstanbul'a yerleş" diyorlar (Federal Alman Parlamentosu'nda Sol Parti Milletvekili Hakkı Keskin): Alman mahkemeleri, Türkiye'de hukuk kurallarının işlediği yönünde kararlar veriyor. Siyasi mülteciliği kabul etmiyorlar. Mahkemeler 'Kürt olduğunuz için baskı altında değilsiniz' diyor. 'Diyarbakır'da sorun varsa İstanbul'a yerleş diyor.
'Tahammül edilen insanlar' ve diğerleri (Avrupa Türk Topluluğu Başkanı Kenan Kolat): Federal İçişleri Bakanlığı'na göre yaklaşık 35 bin kişi 2006'daki yasal düzenleme ile yeniden geçici oturum aldı. Bu insanlara Almanya'da 'tahammül edilen insanlar' kavramı kullanılıyor.
ALMANYA'DAN VİZE İTİRAFI
Almanya Büyükelçisi Eckart Cuntz, Avrupa Adalet Divanı'nın kararının ardından sadece belli meslek grupları için uygulamaya başlandığı iddia edilen Vize Muafiyet Belgesi ile ilgili itirafta bulundu. Cuntz, "Bu hukuki bir belge değil. Ancak girişi kolaylaştırır" dedi. Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleri ile dün bir araya gelen Cuntz, söz konusu belgenin, Divanı'nın kararının ardından sadece 'kolaylaştırıcı' olarak hazırlandığını belirterek, "Bu bir vize muafiyetidir" tezini savundu. Büyükelçi, muafiyet belgesi için istenecek diğer belgeler için ise açıklama getirmedi ve "Almanya mahkemenin kararını yerine getirmek için çok çabuk karar verdi. Adalet Divanı'nın kararı sadece hizmet vermeyle ilgili" dedi. Almanya'nın şartları vizesiz Almanya sınırına girmeye çalışan kişiyi sınır polisinin inisiyatifine bırakıyor. Sınırdaki Alman polisi, kişinin çalışmalarının kategorisini de belirleyecek.
İYİLEŞME KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİYOR
12 Eylül darbesinden sonra Almanya'ya giden Türkler arasında müzisyen Şanar Yurdatapan, müzisyen Melike Demirağ, yayıncı Ahmet Kardam, eski DİSK Genel Başkanı Mehmet Karaca, yazar Oya Baydar, şarkıcı Şiwan Perver, Cemalettin Kaplan'ın oğlu Metin Kaplan ve bugün hayatta olmayan Cem Karaca gibi isimler bulunuyordu. Almanya'daki son gelişmeyi 'politik bir karar' olarak değerlendiren Şanar Yurdatapan şöyle konuştu: "Avrupa sığınmacıları engellemek için elinden geleni yapıyor. Türkiye'deki iyileşme her insana göre değişiyor. Avrupa'daki devletler kendi politikaları gereğince bazen her şeyi iyi bazen de kötü görüyorlar."