Adnan Menderes: 1961'de idam edilen eski Başbakan Menderes kimdir?
17 Eylül 1961'de idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes için bugün anma töreni düzenleniyor.
17 Eylül 1961’de idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes için her yıl, İstanbul’daki Topkapı Anıt Mezarı’nda anma törenleri, farklı şehirlerde de birçok etkinlik düzenleniyor.
Türkiye’nin idam edilen ilk ve tek Başbakanı Menderes, Türkiye'deki güncel siyasi tartışmalar açısından önemli bir figür olmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da “kendi demokrasi ve kalkınma atılımlarının kökenlerinin Menderes’e dayandığını” sık sık vurguluyor.
Peki Menderes kimdir? Siyasi kariyerinde önemli noktalar nelerdir?
Kurtuluş Savaşı’na katıldı
Menderes 1899 yılında, toprak sahibi büyük bir ailenin çocuğu olarak Aydın’da doğdu.
Orta öğrenimini İzmir Kızılçullu’daki Amerikan Koleji’nde tamamladı.
Kurtuluş Savaşı’na katılan Menderes’e İstiklal Madalyası verildi.
SCF deneyiminin ardından uzun yıllar CHP’de siyaset yaptı
Cumhuriyetin ilk yıllarında Aydın’da çiftçilikle ilgilendi.
Fethi Okyar tarafından 1930’da kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası’na (SCF) girdi ve partinin il başkanı seçildi.
Bu parti kısa süre sonra kapatılınca CHP’ye geçti ve CHP’nin Aydın İl başkanı oldu.
Bu dönemde Mustafa Kemal Atatürk ile de tanıştı.
1931’de Aydın milletvekili seçildi. Menderes, etkili bir hatip olmasıyla mecliste dikkat çekiyordu.
Ankara’da bir yandan milletvekilliğine devam ederken, bir yandan da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitim gördü.
Uzun yıllar CHP’de siyaset yapan Menderes; 1935, 1939 ve 1943 seçimlerinde de CHP milletvekili seçilerek meclise girdi.
Kırılma noktası: Toprak reformu
Menderes’in partisiyle açıktan ters düşmesi 1945 yılına rastlıyor.
Bunu tetikleyen ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülen Köylüyü Topraklandırma Kanunu tasarısı oldu.
Menderes bu toprak reformu tasarısına karşı çıktı.
Muhalifleri ise Menderes’in, toprak reformuna, kendisinin de geniş topraklara sahip olduğu için karşı çıktığı eleştirisini yaptı.
Menderes, yine CHP milletvekillerinden Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile 7 Haziran 1945’te, CHP Meclis Grubu’na, kanunlardaki ve parti tüzüğündeki, anti-demokratik olduğunu belirttikleri hükümlerin kaldırılmasını içeren bir önerge verdi.
Böylece “dörtlü takrir” olarak tanımlanan bir muhalefet ekibi oluştu.
Demokrat Parti’nin kuruluşu ve iktidara gelişi
Dört milletvekili partiden ihraç edilince, 7 Ocak 1946 Demokrat Parti’yi kurdu. Partinin lideri Bayardı.
1947 yılından yapılması planlanan seçimler bir yıl öne alındı ve Temmuz 1946’da gerçekleştirildi.
DP seçimlerde, dört yıl sonra da kullanacağı “Yeter! Söz Milletindir!” sloganıyla seçmenin karşısına çıktı.
“Açık oy, gizli tasnif” usulüyle gerçekleştirilen seçimlere DP’liler hem öncesinde hem de sonrasında şaibe iddiasıyla tepki gösterdi.
Menderes de bu seçimlerde Kütahya milletvekili seçildi.
465 milletvekilinden 397’sini CHP, 61’nin DP kazandı.
1950'de ise tarihçilerin Türkiye'nin siyasal tarihinde bir dönüm noktası oluşturduğu konusunda uzlaştıkları seçimler gerçekleştirildi.
Yapılan yasal düzenlemenin ardından, 1950 seçimlerinde ise “gizli oy, açık tasnif” sistemi uygulandı.
14 Mayıs’ta düzenlenen seçimlerde DP oyların yaklaşık yüzde 55,2’sini, CHP ise yüzde 39,6’sını aldı.
Çoğunluk sistemi nedeniyle DP meclise 416, CHP ise 69 vekil yolladı.
Menderes bu seçimde ise İstanbul’dan milletvekili seçildi.
Cumhurbaşkanı Bayar olunca, hükümeti kurma görevi Menderes’e verildi.
Artık Menderes hem Başbakan hem de Demokrat Parti Başkanıydı.
1960’a kadar 10 yıl boyunca beş hükümet kuracaktı.
Ekonomi politikalarında değişim
Sermaye çevrelerinin önemli bir bölümünün desteğini alan Menderes’in döneminde ekonomide önemli dönüşümler yaşandı.
Devletçiliktense özel teşebbüse daha fazla imkân tanıyan, daha liberal bir ekonomi anlayışı hayata geçirilmek istendi.
Yabancı sermaye girişi yasal düzenlemelerle teşvik edildi. İthalatla ilgili kısıtlamalar kaldırıldı.
Tarımsal alanda hızlı bir makineleşme politikası benimsendi. Traktör sayısı artırıldı.
Bu dönemde kırdan kente göç de hızlandı. Büyük kentlerde gecekondular oluşmaya başladı.
Yollar, limanlar inşa edildi. Karayolu taşımacılığına ağırlık verildi. Yeni yollar birçok yeri birbirine bağlarken köyleri de dışarı açtı.
Ekonomide büyüme rakamları arttı.
Ancak bu projeler için büyük oranda dış borçlanmaya gidildi.
Bu dönemde Türkiye, CHP iktidarının son yıllarında olduğu gibi Avrupa Kalkınma Programı (Marshall Planı) kapsamında ABD’den de yardım aldı.
Arapça ezanın geri gelişi
İzmir DP İl Kongresi'ndeki bir konuşmasında “Türkiye bir Müslüman devletidir ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir” dediği aktarılan Menderes, dinin kamusal hayattaki yeri konusunda bazı adımlar attı.
1933 yılında uygulamaya konan ve 1941’de kanunlaştırılan Arapça ezan üzerindeki yasağı kaldırdı.
Devlet radyosunda ilk kez dini programlar yayımlandı.
CHP iktidarının son yıllarında ilkokullarda program dışı okutulan din dersleri okul programı içine alındı.
Yüksek İslam Enstitüleri açıldı.
Diğer yandan Ticaniler adlı dini oluşumun Atatürk heykellerine saldırı eylemlerine karşı grubun üyeleri tutuklandı ve bu olayların ardından Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkarıldı.
Türk Ceza Kanunu’nda 141. ve 142. Maddelerde yapılan düzenlemelerle ise komünizm propagandası kanuni müeyyidelere bağlandı.
Halkevleri ise kapatıldı.
Kore’ye asker gönderilmesi ve NATO’ya giriş
Menderes döneminde dış politikada da önemli gelişmeler yaşandı.
Türkiye’yi Batı bloğuna bağlayan bazı anlaşmalar imzalandı.
20 Temmuz’da 1950’de Türkiye, Kore Savaşı’nda Birleşmiş Milletler’in üye ülkelere yaptığı çağrı ardından Kuzey Kore’ye karşı Güney Kore’yi desteklemek için asker gönderdi.
Bu adımdan yaklaşık iki yıl sonra Türkiye Kuzey Atlantik Paktı’na (NATO) kabul edilecekti.
İstanbul’un dönüşümü
İstanbul, Menderes hükümetleri döneminde önemli bir dönüşüm yaşadı.
1956 yılında İstanbul’da büyük bir imar hamlesi başladı.
Bu konuyla bizzat ilgilenen Menderes dönüşüm için “İstanbul’un bir kere daha fethedeceğiz” şiarını kullandı.
Dört yıl süren bu süreçte kentte binlerce yapı yıkıldı, devasa bir şantiye görüntüsü oluştu ve İstanbul’un görüntüsü değişti.
Aralarında Vatan Caddesi, Sirkeci-Florya Sahil Yolu, Barbaros Bulvarı’nın da bulunduğu yol ve caddeler inşa edildi, Bağdat Caddesi genişletildi.
1946'dan bu yanaki en yüksek oy oranları
Menderes, 1950’den sonraki süreçte uzun bir dönem önemli oy oranlarına ulaştı.
Partinin 1954 genel seçimlerinde aldığı yüzde 58,4’lük oy oranına, çok partili hayata geçişten bu yana bir partinin bugüne kadar aldığı en yüksek oy oldu.
Bu sıralamadaki en yüksek ikinci oy oranı ise yine DP’ye ait. Bu da partinin 1950 seçimlerinde aldığı yüzde 55’2’lik oy.
6-7 Eylül olayları
1950’lerin ortalarından itibaren Menderes, hem siyasi hem de ekonomik açıdan krizlerle karşı karşıya geldi.
1955 yılında, Kıbrıs meselesinin gündemde olduğu bir dönemde, 6-7 Eylül olayları yaşandı.
Yunanistan’ın Selanik kentindeki Atatürk’ün doğduğu eve bomba atıldığına dair bir haberin, gazeteler vasıtasıyla yayılmasının ardından İstanbul’da, özellikle Beyoğlu’nda gruplar toplanmaya başladı.
Bu eylemler kısa sürede Rumlar başta olmak üzere azınlıklara yönelik yağma, talan ve şiddet olaylarına dönüştü.
İstanbul’un farklı ilçelerinde gerçekleşen olaylar, İzmir ve Ankara’da da yaşandı.
Günümüzde hâlâ nasıl gerçekleştiği tartışılan olaylar hükümeti sarstı.
Menderes yaklaşık bir ay sonra kabinesini yeniledi.
Otoriterleşme eleştirileri
CHP ile DP arasındaki ilişki, ilk dönemlerden itibaren gergindi.
Örneğin CHP lideri İsmet İnönü'nün 1952'deki yurt gezisinde birçok olay yaşandı.
Ancak bu gerilim asıl olarak DP'nin son yıllarında derinleşti.
Menderes hükümeti zaman içinde muhalefete yönelik tutumunu sertleştirdi.
1950’de Kırşehir’den milletvekili seçilen muhalif siyasetçilerden, Millet Partili (Sonrasında Cumhuriyetçi Millet Partisi) Osman Bölükbaşı’nın 1954 seçimlerinde de yeniden seçilmesi üzerine Kırşehir ilçe yapılarak Nevşehir’e bağlandı. Daha sonra bu karar değiştirilecekti.
Bunun yanı sıra İsmet İnönü’nün seçim bölgesi Malatya da ikiye bölündü ve Adıyaman kuruldu.
Basın üzerindeki denetim de arttı.
Menderes’in bazı adımlarını anti-demokratik bulan on dokuz milletvekili 1955’te partilerinden ayrılarak Hürriyet Partisi’ni kurdu.
1954 seçimlerinde oyunu yüzde 58,4’e yükseltmiş olan DP, 1957 seçimlerinde yüzde 48,6’ya geriledi.
Ancak yine seçim sistemi nedeniyle mecliste 424 sandalye ile çoğunluğu elde etti.
Ekonomide girilen darboğaz
Özellikle 1955’ten itibaren ekonomide sorunlar artmaya başladı.
1955’lerden itibaren ekonomideki dış borç ve faiz ödemeleri ağırlığını hissettirmeye başladı.
Enflasyon yükseldi, ekonomide büyük çalkantılar yaşandı.
Hükümete yönelik huzursuzluklar da artıyordu.
Hükümet, bir dönem bazı korumacı politikalara yeniden yönelmeye çalıştı.
Hükümet, son dönemlerinde Sovyetler Birliği’yle de kredi anlaşmaları imzaladı.
Londra yolcuğunda uçak kazası
Kendisine desteğin düşüşe geçtiği bir dönemde bir uçak kazası yaşadı.
Kıbrıs meselesi için İngiltere’nin başkenti Londra’ya giderken, Gatwick Havalimanı yakınlarında uçağı düştü.
Menderes’in bu kazadan kurtulmasına kendisine yönelik destekle artışa neden oldu.
Kaza olayı ülkedeki gergin atmosferi de bir süreliğine değiştirse de, bu durum uzun süreli olmadı.
27 Mayıs ve öncesinde neler yaşandı?
Muhalefet 1957 seçimleriyle moral buldu.
DP ise tabanını genişletme ve halk kitlelerini seferber etme amacıyla Vatan Cephesi’ni kurdu.
Radyoda cepheye katılanların isimleri okunmaya başladı.
Buna tepki olarak 1958 yılında, İstanbul’da bir avukat öncülüğünde kurulan Radyo İstasyonlarından Ajans Haberlerini ve Partizanca Neşriyatı Dinlemeyenler Derneği kuruldu.
İsmet İnönü, 1959 ve 1960’da farklı yerlerde saldırı girişimleri ve engellemelerle karşılaştı.
18 Nisan 1960’ta CHP ve basının faaliyetlerini denetlemek için TBMM’de bir tahkikat komisyonu oluşturuldu.
CHP’liler DP’yi “diktatörlüğe gitmekle” suçladı.
27 Nisan’da komisyona parti ve gazeteleri kapatma ve sorumluları tutuklama yetkisi tanıyan bir kanunun meclisten geçirilmesi muhalefetle iktidar arasındaki gerilimi tırmandırdı.
Nisan ayında İstanbul ve Ankara’da üniversite öğrencileri protesto gösterileri düzenledi.
İstanbul’daki gösteride İstanbul Üniversitesi öğrencisi Turan Emeksiz, polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti.
Ankara’daki üniversite öğrencileri 555K (Beşinci ayın beşinde saat beşte Kızılay’da) parolasıyla Kızılay Meydanı’nda büyük bir miting düzenledi.
21 Mayıs’ta Ankara’da Harp Okulu öğrencileri sessiz bir protesto yürüyüşü gerçekleştirdi.
27 Mayıs günü, bir grup general ve subay yönetime el koydu.
Ankara Radyosu’nda Albay Alparslan Türkeş tarafından darbe bildirisi okundu.
Menderes ise bu süreçte yurt gezisindeydi.
Yassıada süreci
Menderes’in de aralarında bulunduğu birçok DP’li siyasetçi tutuklanarak Yassıada’ya götürüldü.
Yassıada’da geçici kanunla özel tahkikat heyeti kuruldu. Yaklaşık 10 ay süren yargılamada 287 oturum düzenlendi.
Yassıada Yüksek Adalet Divanı 592 kişiyi, 18 davadan yargıladı.
Menderes’in de aralarında bulunduğu bazı tutuklular; “anayasayı ihlâl etmek, muhalefete baskı yapmak, basını susturmak, Vatan Cephesi kurmak ve 6-7 Eylül olaylarını tahrik etmek” suçlarından 11 Eylül 1961’de idama mahkûm edildi.
Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın cezaları onaylandı ve Bursa’nın İmralı Adası’ndan infaz edildi.
Menderes, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde idam edilen ilk ve tek başbakan oldu.
Cenazeler İmralı Adası’na defnedildi.
Adalet Partisi’yle birlikte mirası devam etti
1961 seçimlerinde CHP yüzde 36,7 oy oranı ile birinci olurken DP çizgisinin devamı olarak görülen Adalet Partisi yüzde 34,8 ile ikinci, Adnan Menderes’in oğlu Yüksel Menderes’i Aydın’dan milletvekili adayı gösteren Yeni Türkiye Partisi ise yüzde 13,7 ile üçüncü oldu.
1965 seçimlerinde ise AP yüzde 52,87 oy alarak tek başına iktidara geldi.
Bu Türkiye’deki serbest seçim tarihinde bir siyasi partinin aldığı en yüksek üçüncü oy oranı oldu.
Sonraki dönemlerde de birçok sağ siyasi parti DP geleneğinin takipçisi olarak siyaset sahnesinde yer aldı.
1990’larda iade-i itibar
11 Nisan 1990’da TBMM’de kabul edilen bir kanunla hüküm giymiş tüm DP’liler ve Menderes’in itibarı iade edildi.
Bunun ardından Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun naaşları 17 Eylül 1990’da yapılan bir devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi’nde hazırlanan anıt mezara nakledildi.
2020 yılında Yassıada, yapılan düzenlemeler ardında Demokrasi ve Özgürlükler Adası adını aldı ve içinde aynı isimle bir de müze kuruldu.