ABD'nin 45. Başkanı Donald Trump'ın fırtınalı geçen 4 yılı
ABD'nin 45. başkanlığı görevine Ocak 2017'de başlayan ve 3 Kasım 2020'de yapılan seçimlerde Demokrat rakibi Joe Biden'ın galip gelmesiyle görevinden bugün itibarıyla ayrılan Donald Trump'ın başkanlık süresi oldukça olaylı geçti. Trump'ın fırtınalı geçen başkanlık süresi, ulusal ve uluslararası kamuoyunda çok tartışıldı.
New York'ta doğup büyüyen ve ülkenin en zengin iş adamlarından biri Donald Trump, 16 Haziran 2015'te, 2016'nın kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri için Cumhuriyetçi Parti'den aday olacağını açıkladıktan sonra hem siyasi camia tarafından hem de basından büyük ilgi gördü.
"EN TARTIŞMALI BAŞKAN"
Tüm anketlerin aksine 8 Kasım 2016 günü Demokrat başkan adayı Hillary Clinton'ı yenen Trump, 21 Ocak 2016'da yemin ederek koltuğuna oturdu. Bu tarihten sonra Trump ABD tarihinin en tartışmalı başkanlarından biri oldu.
Trump, özellikle ekonomi alanındaki başarılarının yanı sıra gerek iç ve dış politikada gerek kabinesindeki radikal değişikliklerle gerekse de medya ile savaşında ve son dönemde koronavirüs politikaları kapsamında eleştirilerin hedefi oldu.
Trump'ın başkent Washington DC'de yemin ettiği gün düzenlenen gösterilerde 217 kişi tutuklandı, 9 kişi de yaralandı.
22 AY DEVAM EDEN RUSYA SORUŞTURMASI
Göreve başlar başlamaz Trump, seçim kampanya döneminde ekibinin Rusya ile ilişkileri konusundaki soruşturmayı kucağında buldu. Rusya'nın siber saldırılar yoluyla seçimlere müdahale ettiği ve seçim sonuçlarını Trump lehine etkilediği iddiası, seçimden hemen sonra hem Federal Soruşturma Bürosu (FBI) hem de Kongredeki ilgili komiteler aracılığıyla soruşturulmaya başlandı.
FBI soruşturmasının tepesindeki isim olan o günün FBI Direktörü James Comey'nin 9 Mayıs 2017'de Trump tarafından görevden alınması ülkede deprem etkisi yaratırken, Adalet Bakanlığı bir hafta sonra 17 Mayıs'ta eski bir FBI Direktörü olan Robert Mueller'i "Özel Yetkili Savcı" sıfatıyla soruşturmaya atadı.
Bu süreçte Trump'ın seçim ekibinden birçok kişiye suç isnat edildi, başta Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn olmak üzere birçok kişi koltuğundan oldu. Özel Yetkili Savcı Robert Mueller, 22 ay süren Rusya Soruşturması'nın raporunu, 22 Mart 2019'da Adalet Bakanlığı'na sundu.
Adalet Bakanı William Barr ise raporun önemli bulgularını bir mektupla Kongreye bildirdi ve Trump'ın Rusya ile gizli iş birliği yaptığını gösteren bir sonuca ulaşılamadığını belirtti.
Trump, raporun sonucunda tamamen aklandığını savunurken, Demokratlar ise Trump'ın "adaleti engellemeye çalıştığını" iddia etti. 29 Mayıs'ta kameraların karşısına geçen Mueller, Rusya soruşturması dosyasının resmen kapandığını açıkladı. Trump tüm bu süreçte ve daha sonra yaptığı açıklamalarında soruşturma için "cadı avı" ifadesini kullandı.
MÜSLÜMAN ÜLKELERE VİZE YASAĞI
ABD Başkanı Trump, göreve geldikten bir hafta sonra 27 Ocak 2017'de İran, Suriye, Libya, Yemen, Somali, Çad ve Kuzey Kore'ye seyahat yasağı getirdi ancak kararın geniş kitlelerce havalimanlarında protesto edilmesi üzerine geri adım atmak zorunda kaldı.
Daha sonra, "yükümlülüklerini yerine getirdiği" gerekçesiyle Çad listeden çıkarıldı. Seyahat yasağı hafifletilerek güncellendi ve tekrar yürürlüğe kondu ancak Hawai ve Maryland eyaletindeki federal hakimlerin ulusal çapta yürürlüğün durdurulması kararı engeline takıldı.
ABD Yüksek Mahkemesi, geçen yıl haziran ayında Trump'ın, Müslüman bazı ülkelerin de olduğu 7 ülkeyi hedef alan seyahat yasağını 4'e karşı 5 oyla onaylayarak Amerikan Anayasası'na uygun bulduğunu açıkladı.
MEDYAYLA ARASINDA SOĞUK RÜZGARLAR ESTİ
Trump göreve ilk geldiği günden bu yana Amerikan ana akım medyasını hedef tahtasına oturttu.
Trump'ın gerek Beyaz Saray'da düzenlediği toplantılarda gerekse Beyaz Saray'dan ayrılırken verdiği kapı önü demeçlerinde basın mensuplarıyla yaşadığı gergin anlar kameraya yansıdı.
Medyayı sık sık Demokratların "iş birlikçisi" olmakla itham eden Trump, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda da basın kuruluşlarını "Fake News (Yalancı Basın)" olarak niteledi.
'KOŞULSUZ' İSRAİL DESTEĞİ
Dış politika konusunda bugüne kadar en yakın durduğu ülkelerden birisi de İsrail olan Trump, ilk olarak Aralık 2017'de Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıdıklarını açıklayarak, Tel Aviv'deki ABD büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasına onay verdi.
14 Mayıs 2018'de ABD'nin Kudüs'teki elçilik açılışı için Amerikalı ve İsrailli yetkililerin katılımıyla görkemli bir tören düzenlenirken, aynı esnada abluka altındaki Gazze Şeridi sınırında kararı protesto eden 60 Filistinli, İsrail askerleri tarafından şehit edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, 31 Ağustos 2018'de, Washington'un Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) yaptığı mali yardımları tamamen durdurma kararı aldığını açıkladı. 10 Eylül 2018'de Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) Washington'daki ofisini kapatma kararı alan Trump, 25 Mart 2019'da da Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede, "Golan Tepeleri üzerinde İsrail'in egemenliğini ABD'nin resmen tanıdığını" ilan eden başkanlık kararnamesini imzaladı.
Trump son olarak eylül ve ekim aylarında, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan, Kosova ve Sırbistan gibi ülkelerin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesine aracılık etti.
İRAN'A ÇOK SAYIDA YAPTIRIM UYGULADI
Donald Trump yönetimi, 8 Mayıs 2018'de, 2015'te İran'la imzalanan nükleer anlaşmadan İran'ın balistik füze ve bölgesel faaliyetlerini de kapsayan yeni bir anlaşmaya varabilmek için çekildiğini açıkladı.
Sonrasında Tahran yönetiminin petrol ihracatını hedef alan yaptırımları uygulamaya koyan ABD, Nisan 2019'da İran Devrim Muhafızları Ordusunu "yabancı terör örgütleri" listesine aldı.
Trump göreve geldikten sonra, İran'a çok sayıda yaptırım uyguladı, İran'ın Orta Doğu'daki kritik ismi Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani'nin öldürülmesi emrini verdi.
ÇİN'LE DEĞİŞKENLİK GÖSTEREN İLİŞKİLER
Trump, eleştirilere rağmen tıpkı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olduğu gibi Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile de yakın ilişkiler kurdu. Bir taraftan Çin ile ticaret savaşına giren Trump öte yandan bir anlaşma için iki ülke arasında yollar aradı.
Bu süreçte Çin'e karşı Hong Kong ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi olmak üzere birçok konuda yaptırımlar getiren Trump, koronavirüs salgınının ardından Çin'e karşı eleştirilerini ağırlaştırdı ve salgının tek sorumlusunun Çin olduğunu savundu.
KABİNEDE DİKİŞ TUTTURAMADI
ABD'de Trump'ın başkanlık dönemine iç politikada damgasını vuran en önemli maddelerden birisi de kabinesinde dikiş tutturamaması oldu. Trump'ın yolunu ayırdığı bazı isimlerin görevine son verildiği haberini Twitter'dan duyurması ve görevden alınan kişilerin de bu yolla görevden alındıklarını öğrenmesi Washington gündemini sık sık meşgul etti.
ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimde en çok değişiklik yaptığı pozisyonlardan birisi de Ulusal Güvenlik Danışmanlığı koltuğu oldu. Trump yönetimi şimdiye kadar Michael Flynn, Raymond McMaster ve John Bolton olmak üzere toplam 3 ulusal güvenlik danışmanının görevine son verdi. Trump kabinesinde en çok değişiklik yapılan ve büyük tartışmalara yol açan görevlerden birisi de Beyaz Saray Sözcülüğü oldu.
Beyaz Saray'ın ilk basın sözcüsü olan Sean Spicer, görevinin ilk gününde adeta Washington basınına karşı bir savaş başlattı. Sözcü Spicer, Trump'ın New York'tan finansçı arkadaşı Anthony Scaramucci'yi Beyaz Saray İletişim Direktörlüğü görevine getirmesinin ardından 21 Temmuz 2017'de istifa ettiğini açıkladı. Spicer'ın ardından yerine getirilen Sarah Sanders da yaklaşık 2 yıllık görevinin ardından Haziran 2019'da görevinden ayrıldı.
Sanders'ın koltuğuna ise Donald Trump'ın eşi Melania Trump'ın iletişim direktörü Stephanie Grisham geldi. Grisham'ın Nisan 2020'de görevinden ayrılmasının ardından yerine Kayleigh McEnany atandı. Ayrıca ABD Savunma Bakanı James Mattis, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Adalet Bakanı Jeff Sessions, FBI Direktörü James Comey, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Nikki Haley, DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk de Trump kabinesine veda eden önemli isimler oldu.
TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ
Trump'ın Suriye'den asker çekme ve "Rahip Brunson olayı" dışında genel olarak Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile iyi ilişkileri olduğunu vurgulayan Trump, Kongredeki Türkiye karşıtı havaya rağmen büyük oranda bu çizgisini korudu.
Zaman zaman Türkiye ile aynı çizgide açıklamalar yapan Trump, Washington'dan eleştiriler aldı. Geçen yıl kasım ayında Beyaz Saray'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Trump, buradaki açıklamalarıyla Ankara'nın haklılığını teyit etti.
YPG/PKK'YA DESTEK VERDİ
Seçim vaatlerinden biri "DEAŞ'ı en kısa sürede bitirmek" olan Trump, Pentagon ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın (CENTCOM) Suriye'de terör örgütü YPG/PKK ile kurmuş olduğu yakın iş birliğini sürdürme kararı aldı.
Mayıs 2017'de Pentagon'a "YPG'ye doğrudan silah yardımı yapılması" konusunda resmen izin veren Trump, Suriye'nin kuzeyinden Amerikan askerlerini çekene kadar örgüte yaptığı yardımları sürdürdü. Ankara, Obama yönetimine olduğu gibi Trump yönetimine de YPG/PKK iş birliği dolayısıyla büyük tepki gösterirken, Washington'ın terör örgütüne yapmış olduğu tırlar dolusu silah yardımı ikili ilişkilerdeki en büyük krizlerden biri oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 6 Ekim 2019'da telefon görüşmesi yapan Trump, bu görüşmenin ardından Türkiye'nin operasyon alanında bulunan Suriye'nin kuzeyindeki Amerikan askerlerini çekeceğini açıkladı.
Washington'daki kurumsal yapı içerisinde ve Kongrede memnuniyetsizlikle karşılanan bu karar, çok sayıda uzman tarafından "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaferi" olarak yorumlandı. ABD Kongresi, 2 Ağustos 2017'de Trump'ın imzasıyla yürürlüğe giren CAATSA'nın (Amerika'nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) Türkiye'ye karşı uygulanmasını talep etti. Ancak hem CAATSA Yasası'nın uygulanmasını hem de Türkiye'ye karşı ayrıca yaptırımlar getirilmesini isteyen ve buna yönelik çok sayıda tasarıyı kabul eden Kongrenin adımlarına Trump destek vermedi.
AZİL SORUŞTURMASI GEÇİREN DÖRDÜNCÜ BAŞKAN
Öte yandan Trump, görevi sürecinde ABD tarihinde azil soruşturması geçiren 4. başkan oldu. Demokratların Eylül 2019'da kendisine karşı başlattığı azil soruşturmasında Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile temmuzda yaptığı telefon görüşmesinde, siyasi rakibi Demokrat Joe Biden'a karşı koz elde etmeye çalışmakla suçlandı.
Yaklaşık 5 aylık süreçte Temsilciler Meclisinde aralık ayında iki azil maddesiyle suçlanan Trump, 5 Şubat günü Senatoda yapılan oylama sonucunda her iki suçlamadan da aklandı.