2021'de Covid: Virüsle ilgili neler öğrendik, ne dersler çıkarttık?
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Covid-19 virüsünü pandemi ilan etmesinin üzerinden 12 ay geçti.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Covid-19'u pandemi ilan etmesi ve sonrasında geçen bir yılda, bilim dünyası virüsü anlamak ve yenmek için benzeri görülmemiş bir çaba gösterdi.
Dünyanın dört bir yanında araştırmacıların işbirliğine tanık olduk. Bilgi, araştırma ve aşı üretimi konusunda belki de yıllar içinde ancak ulaşabileceğimiz türden bir başarıyı aylar içinde yakaladılar.
İşte geçtiğimiz 12 ayda Covid hakkında öğrendiklerimizden bazıları:
Semptomlar
Covid'in bilinen semptomları ilk başta öksürük ve ateşti. Kısa sürede hastalar koku ve tat kaybı gibi farklı semptomlarla karşılaşınca bunlar da WHO'nun "en çok görülen semptomlar" listesine eklendi.
Pandemi ilerledikçe daha az görülen bazı diğer semptomlar da kayda geçti:
WHO, hastalığı ilerlediğini kişilere hastanede tedavi görmelerini tavsiye ediyor.
Nefes darlığı, konuşma zorluğu ve hareket edemeyecek hale gelme, kafa karışıklığı ya da göğüs ağrısı, en ciddi semptomlar arasında sayılıyor.
Hali hazırda bazı sağlık sorunları olan kişilerin de Covid 19'dan daha kötü etkilendiği biliniyor. Bu nedenle WHO, kistik fibrozis ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi akciğer hastalıkları olanlar ile diyabet, kalp rahatsızlıkları ve kanser teşhisi konanları virüsten daha sıkı korunmaları konusunda uyarıyor.
Hastaların önemli bir bölümü hızlıca iyileşebilirken, araştırmalara göre bazı insanlarda Covid'in kalp ve akciğer gibi kritik organlara etkisi uzun soluklu olabiliyor.
Virüsün bulaşması
Pandeminin ilk aylarında WHO, Covid'in insanlar hapşurduğunda ya da öksürdüğünde ortaya çıkan damlacıkların yüzeylere düşmesi ile bulaştığını söylüyordu. Bu nedenle el yıkamak, yüzey ve cisimleri temizlemek başlıca önlemlerdendi.
Daha sonra virüsün havada asılı kalan damlacıklarının asıl risk kaynağı olduğu anlaşıldı.
İngiliz tıp dergisi British Medical Journal'da yer alan makalede, virüsün "yüzeylere dokunduktan sonra geçmesi ihtimalinin görece düşük" olduğu ortaya kondu.
Son araştırmalar, Covid-19'un asıl olarak insanların birbirlerine yakın durduklarında havada kalan damlacıklar üzerinden virüsü solunum yoluyla birbirine bulaştırdıklarına işaret etti.
WHO özellikle bir ya da daha fazla Covid'li insanın uzun süre geçirdiği kapalı alanlarda, kalabalık ve yeterince havalandırılmamış mekanlarda bulaşın kolaylaştığını vurguladı.
Hayatlarımıza giren kapanma dahil çeşitli sınırlamaların, kapalı alanlarda buluşma yasağını kapsamasının nedeni buydu.
Aşı etki ediyor
İngiltere'de açıklanan verilere göre aşıların yaygın olarak yapılması Covid nedeniyle hastaneye yatanların sayısında ve ölümlerde büyük bir düşüş yaşanmasını sağladı.
Ülke nüfusunun yaklaşık üç biri şu ana dek en az bir doz aşısını oldu.
Normalde bir aşının geliştirilmesi yaklaşık 10 yıl sürebiliyorken, Pfizer, Moderna ve AstraZeneca gibi ilaç şirketleri zamanla yarıştı ve bürokratik süreçlerin kısaltılması, finansmanın artırılması ve yeni teknolojiler sayesinde aylar içinde aşı geliştirebildiler.
Buna rağmen pek çok insanın aşı olabilmek için yıllar boyu beklemesi gerekebilir. Bunun nedeni, WHO'nun "şok edici bir dengesizlik" olarak nitelediği, dünyanın zengin ve yoksul ülkeleri arasında aşıya erişimde görülen eşitsizlik.
Öte yandan antikorların zamanla yok olması nedeniyle aşı sürekli bir savunma sağlayamayabilir.
Uzun süreli Covid sizi kötü etkileyebilir
Çok sayıda insanda, Covid'e yakalandıktan aylar sonra dahi semptomlar görülebiliyor.
WHO, her 10 kişiden birinin Covid'den etkilendiğini ve aşırı yorgunluk, baş ağrısı, göğüs ağrısı ve depresyon gibi belirtilerden muzdarip olduğunu söylüyor.
Pandeminin başlarında birçok insan hastalıklarının ciddiyeti konusunda başkalarını ikna etmekte zorlandı ve bilim insanları hâlâ neden Covid'in bazılarını etkilerken bazılarını etkilemediğini öğrenebilmiş değil.
Yapılan güncel bir araştırma, virüsü alanlar arasında hastalığı en hafif geçenlerde dahi enfeksiyondan sonraki altı ay içinde ölüm ve ciddi hastalıklara yakalanma ihtimali artıyor.
ABD'deki Washington Üniversitesi'nden Ziyad Al-Aly, yürüttükleri bu araştırmayı şöyle yorumladı:
"Covid'in üstümüzde yarattığı yükün ne kadar büyük olduğunu düşünürsek, hastalığın kalıcı etkileri yıllar boyu hatta on yıllar boyu devam edecektir. Uzmanlar Covid geçirmiş hastalarını değerlendirirken tedbirli olmalı ve çok disiplinli bir yaklaşım sergilemeli."
Yeni varyantlar daha bulaşıcı olabilir
Günümüzde Covid'in binlerce farklı türü ya da varyantı var ve bu zaten bekleniyordu. Virüsler kendilerini kopyalayarak çoğalıyor, mutasyona uğruyorlar. İngiltere, Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan'daki varyantlarda da virüsün insan hücrelerine tutunduğu kısım olan diken proteininde değişim yaşandı.
Nitekim Güney Afrika varyantında (N501Y) virüs hücreleri daha kolay enfekte ederken İngiltere varyantı olan B.1.1.7 hakkında yapılan araştırmalar bu varyantın ölüm riskinin yüzde 30 daha fazla olabileceğini ortaya koydu.
Ancak bu kanıtlarla nihai bir sonuca varılmış değil.
Çocuklarda hastalığın ciddileşmesi riski daha az
Çocukların da virüse yakalanabildiği bilinen bir gerçek ancak araştırmalar çocukların yetişkinlere oranla ciddi bir hastalığa yakalanmaya daha az yatkın olduklarını, virüsü bulaştırma ihtimallerinin de daha az olduğunu gösteriyor.
Bilim insanları halen çocuk ve gençleri daha fazla etkileyebilen bir varyant var mı diye araştırıyorlar.
Öte yandan geçtiğimiz ayda Brezilya'da Covid'e yakalanan çok sayıda çocuk hastanın yaşamını yitirmesi kaygı yarattı.
Brezilya Sağlık Bakanlığı'nın geçtiğimiz ay paylaştığı verilere göre, Şubat 2020 ile 15 Mart 2021 arasında, bir yaşın altındaki bebeklerden 9 yaşındakilere, en az 852 çocuk Covid nedeniyle hayatını kaybetti.
Uzmanlar ülkedeki Covid vaka sayısının çok artmasının ve ülkenin dünyada vakaların en çok görüldüğü ikinci ülke olmasının da bebek ve çocukların etkilenmesi ihtimalini artırdığı yorumunu yaptı.
Ülkede Covid testlerinin yaygın olmaması, birçok ailenin ekonomik nedenlerle sağlık hizmetlerinden yararlanamaması ve çocuklarda ishal ve karın ağrısı gibi daha farklı semptomlar görülmesinin de durumu daha karmaşık hale getirdiği düşünülüyor.
BM'nin bu yılın başlarında açıkladığı rapora göre, virüsün sağlık hizmetlerinde aksaklıklara yol açması çocukları da dolaylı olarak etkiledi. Bunun sonucunda Güney Asya'da 239 bin gebe ve çocuğun yaşamını yitirdiği düşünülüyor.
Covid-19 bir süre daha bizimle
Bilim ve tıp dergisi Nature, Covid üzerinde çalışan 100 virolog, enfeksiyon uzmanı ve bağışıklık uzmanına virüsü yok edip edemeyeceğimizi sorduğunda, yüzde 90'a yakını endemik bir hastalığa dönüşeceğini söyledi.
Yani virüsün "önümüzdeki yıllar boyunca dünya nüfusunda belli gruplar arasında dolaşmaya devam etmesi" bekleniyor.
Covid'le yaşamayı öğrenmemiz gerekeceği doğru ama bu demek değil ki geçtiğimiz yıl yaşanan ölümler ve hastalıklar aynen bu şekilde seyredecek, aynı rakamlarla karşılaşacağız.
Grip salgını da her yıl yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olmayı sürdürüyor ama toplumlar olarak hastalığa daha dayanıklı hâle geldik. Covid de aynı şekilde düzenli olarak zaman zaman artan ve kişilerin birden fazla geçirebildiği bir hastalığa dönüşebilir.
Kendinizi ve başkalarını korumanın en iyi yolları
Pandeminin ilk zamanlarına göre Covid bulaştırmamak için almamız gereken önlemler artık daha net ve ortak.
WHO'nun kendimizi korumak için önerdiği başlıca adımlar, en az 1 metre sosyal mesafe kuralına uymak, maske ile burnu ve ağzı kapamak, elleri de sık sık iyice yıkamak.
Kapalı ortamların iyi havalandırılması hatta mümkünse bu mekanlardan uzak durulması, öksürürken kolumuzu ya da mendili kullanmamız da diğer önlemler arasında.
WHO, "hastalığın ciddileşmesi ve ölümlü vakaların yaşanmasına karşı koruyuculuk sağladığı kanıtlanan" aşıların önemine dikkat çekiyor, aşı sıramız geldiğinde de zaman kaybetmememizi öneriyor.
Covid hakkında hâlâ bilmediğimiz çok şey var
Virüsle ilgili benzeri görülmemiş bir bilimsel araştırmalar bütünü ortaya çıktı ama bilmediğimiz çok şey var.
Özellikle ne zaman sürü bağışıklığına ulaşacağımız, neden bazı insanların virüsten daha çok etkilendiği ve virüsün insan nüfusunu en başta nasıl bulduğu gibi sorular hâlâ yanıtını arıyor.
Aşılar arasında koruma olarak bir fark var mı ya da bağışıklıkları ne kadar sürüyor, bunları da bilmiyoruz.
Kişi birden fazla kez enfeksiyona yakalanır mı ve ikinci seferinde hastalığı daha hafif atlatır mı gibi başka soru işaretleri de var.
Araştırmacılar virüsün genetik sırasını inceleyerek tüm bu sorulara yanıt bulmaya çalışıyor.
Bu çabaların virüs ve varyantlarına karşı gelecekte de daha hazırlık olmamızı sağlaması umuluyor.