Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı'dan şoke eden itiraf: Bebek başına 750 TL ödüyordum
Türkiye'yi dehşete düşüren Yenidoğan Çetesi'nde 47 sanığın yargılandığı davada bugün ilk duruşmanın 6. celsesi görülüyor. Tutuklu 22 sanığın 21'i dinlenirken, çete lideri olan doktor Fırat Sarı en sona bırakıldı. Savunmasını yaparken sakin tavırlarıyla dikkat çeken Sarı, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'e bebek başına 750 lira ödediğini itiraf etti.
Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) para alabilmek için sağlıklı bebekleri anlaştıkları hastanelere sevk ederek ölümlerine neden olan 'Yenidoğan Çetesi' davasının ilk duruşması 6. gününde devam ediyor. 22'si tutuklu, 47 sanığın yargılandığı davada son olarak çete lideri Fırat Sarı savunma yapıyor. İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşen duruşma mahkeme heyetinin yerini almasıyla başladı.
Savunmasında sakin tavırlarıyla dikkat çeken Sarı, söyledikleriyle kan dondurdu. Gazeteci Emrullah Erdinç'in aktardığına göre savunmasını yaparken durup peçete isteyen Fırat Sarı'dan şoke eden bir itiraf geldi. Sarı, ambulans şoförü Gıyasettin'e bebek başına 750 lira ödediğini söyledi. İtirafına devam eden Sarı şu ifadeleri kullandı:
"Gıyasettin'e bebek başına 750 lira ödüyordum. Eşi ise sigortalı olarak çalışıyordu. Devlet memuru olduğu için ödemeleri bu şekilde yapıyorduk. Hakan Doğukan'a da para veriyordum. İlker Gönen ise maaşlı çalışanımdı. Anlaşmamız başlangıçta sabit maaş üzerinden yapılmıştı. Daha sonra 'ortak olalım' dedik ama olmadı."
"ORTAK OLALIM DEDİK AMA OLMADI"
Fırat Sarı'nın ifadesinden:
"Gıyasettin'e bebek başıma 750 lira ödüyordum. Eşi ise sigortalı olarak çalışıyordu. Devlet memuru olduğu için ödemeleri bu şekilde yapıyorduk. Hakan Doğukan'a da para veriyordum. İlker Gönen ise maaşlı çalışanımdı. Anlaşmamız başlangıçta sabit maaş üzerinden yapılmıştı. Daha sonra 'ortak olalım' dedik ama olmadı.
Bizim hastanede aldığımız para, para değil, cüzi bir miktardı. Doktora ver, hemşireye ver, ambulans şoförüne ver, geriye bir şey kalmıyordu. Bizim muhatabımız hastane yetkilileriydi. Mesela hastane sahibi Ali Dirik gibi. Beylikdüzü Medilife Hastanesi'nde Osman Hoca ve Atilla Bey'le konuşuyorduk. Hastanede her şeyin hastanenin bilgisi dahilinde olacağını konuştuk."