18 yaşındaki genç kızı intihara sürükleyen tecavüzde Adli Tıp muayenesi tüm detayları ortaya çıkardı

Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 yaşındaki İpek Er'e cinsel saldırıda bulunmakla suçlanan Uzman Çavuş Musa Orhan hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılması ardından Musa Orhan, Siirt'te teslim oldu. Adliyeye gönderilen Musa Orhan, savcılık sorgusunun ardından tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan Orhan, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Genç kızı intihara kadar götüren süreçte yaşananlar dehşete düşürdü. Er'in ifade verdiği gün yapılan Adli Tıp muayenesinde kızlık zarının bozulduğunun tespit edildi.

SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU

17 Temmuz'da Siirt Sulh Ceza Hakimliği tarafından ifadesi alınan Orhan, "yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartı" ile serbest bırakılmıştı. İpek Er'in hayatını kaybetmesinin ardından #MusaOrhanTutuklansın dün ve bugün sosyal medyada en çok paylaşılan etiket olmuştu.

KAMU DAVASI AÇILDI

Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı bugün yaptığı açıklamada, 27 Temmuz'da Orhan'ın tutuklanmasının talep edildiğini ve mahkeme kararının beklendiğini duyurmuştu. Başsavcılık ayrıca olayla ilgili olarak kamu davası açıldığını ve iddianame hazırlandığını açıkladı.

CİNSEL SALDIRIYI MEKTUPLA ANLATMIŞTI

İpek Er, cinsel saldırıya uğradığını anlatan bir mektup bıraktıktan sonra geçen ay Batman'da intihar girişiminde bulunmuştu. Bir ay yoğun bakımda kalan Er, dün tedavi gördüğü Batman Bölge Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetmişti.

GENÇ KIZ GÜNLERCE ALIKONULMUŞ

BBC Türkçe'ye konuşan Siirt Barosu Kadın Hakları Komisyonu'ndan Er ailesinin avukatı Gulan Gök, İpek Er'in Siirt'te 2 gece 3 gün alıkonulduğunu söyledi. Gulan Gök, Er'in, Batman'daki evine döndüğünde ailesine cinsel saldırıya uğradığını anlattığını belirtti.

BABA VE GENÇ KIZ ŞİKAYETÇİ OLMUŞTU

İpek Er ve babası, 7 Temmuz'da Musa Orhan'dan şikayetçi olmuş. Orhan hakkında "nitelikli cinsel saldırı" suçundan soruşturma başlatılmış. Siirt Barosu ve Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı, Siirt Sulh Ceza Hakimliği tarafından ifadesi alınan Orhan'ın 17 Temmuz'da "yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartı" ile serbest bırakılmasına itiraz etti. İpek Er ise bir mektup bırakarak ailesinin evinde intihar girişiminde bulundu.

HER ŞEYİ MEKTUBA YAZDI

Er, mektubunda, Musa Orhan'la arasında geçenleri şöyle anlattı:

"Ben 18 yaşında köyde yaşıyorum. Musa Orhan hayallerimi, hayatımı, umutlarımı yıktı, beni kirletip dünyamı başıma yıktı. Benim canım acıyor dayanamıyorum. Beni kandırdı Musa Orhan. Arkadaşının evine götürdü. 1 gün bana dokunmasına izin vermedim. 2'nci gün zorla namusumu kirletti. Tecavüz etti. Beni tehdit etti. Eğer söylersem beni öldüreceğini söylüyordu. Artık öleceğim için korkmama gerek yok."

DOSYADA GİZLİLİK KARARI YOK

Avukat Gulan Gök de bu ifadeleri doğruladı. Avukat Gök, basında çıkan haberlerin aksine dosyada gizlilik kararı olmadığını söylüyor:

"Dosyada şu an gizlilik yok. Dava, Siirt 1. Ağır Ceza Mahkamesi'nde görülecek. Şu an için tensip zaptı hazırlanmadı ancak davanın kısa bir süre içerisinde görülmeye başlanmasını bekliyorum."

Gök, Er'in ifade verdiği gün yapılan Adli Tıp muayenesinde kızlık zarının bozulduğunun tespit edildiğini ancak sperm örneği olmadığı için karşılaştırma yapılmadığını da söyledi.

CENAZESİ TOPRAĞA VERİLDİ

Batman'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Er'in cenazesi sabaha karşı Batman Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi.

"TOPLUMSAL SAHİPLENME OLMASIN DİYE ÇABA GÖSTERİLDİ"

Cenazeye katılmak için Batman'a giden HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel BBC Türkçe'ye yaşananları şöyle anlattı:

"(İpek Er) Dün sabah saatlerinde hayatını kaybetti. Otopsi öncesi Kovid-19 testi yapılmak istendi. Test sonucu negatif çıktığı halde sisteme düşmesi beklendi. Otopsi de uzun sürdü. Bu aslında kitlenin dağılması için yapıldı çünkü aileye destek olmak için halk toplanmıştı. Ben de doktor olarak söyleyebilirim ki bu kadar uzun sürmez. Saat 03:00'te cenaze verildi. Ancak bizim mezarlığa girişimize izin verilmedi. Önce 'Aile istemiyor' dendi. Aileyi aradığımızda 'Sizi bekliyoruz' dediler. Bunu yetkililere ilettiğimizde, bu sefer pandemiyi gerekçe gösterdiler. Ama aslında toplumsal sahiplenme olmasın diye çaba gösterildi."