Bataklık operasyonunda örgüt kurucusu olarak yargılanan "Türk Escobar" Nejat Daş savunma yaptı
"Bataklık" operasyonu olarak bilinen davada örgüt kurucusu olarak yargılanan Nejat Daş ve Çetin Gören hakim karşısına çıktı. "Türk Escobar" olarak adlandırılan Nejat Daş savunmasında "Kesinlikle uyuşturucu işini yapmadım, yapan da şerefsizdir. İki yıldır Çetin Gören ile görüşmüyorum, kendisiyle husumetliyim, buna rağmen birlikte nasıl örgüt kuruculuğu yapabilirim ki? Yönetici olmakla suçlanıyorum ama sanıkları tanımıyorum" dedi.
Kamuoyunda "Bataklık" adı verilen operasyonda yakalanan ve "suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama ve uyuşturucu ticareti" suçlarından haklarında dava açılan 73 kişinin toplam 1482'şer yıl hapis istemiyle yargılanmasına başlandı.
"NEDEN TUTUKLANDIĞIMA ANLAM VEREMİYORUM"
Hakkındaki suçlamalar yüzüne okunan Çetin Gören iddianamede yer alan şirketlerin kendisine ait olmadığını söyleyerek kara para aklamasına delil olarak gösterilen kaynağın Hollanda'da meşru olarak değerlendirildiğini ifade etti. Aynı suçtan yargılanan ve örgütün diğer kurucusu olduğu iddia edilen Nejat Daş ise hakkındaki suçlamaların somut delillere dayanmadığını ve neden tutuklandığına anlam veremediğini belirtti.
Nejat Daş ile İstanbul'da tanıştığını söyleyen Gören savunmasına, "Yurt dışındaki servetimle Türkiye'ye yatırım yaptım. Hollanda'da da namusumla çalıştım ve orada araba galerisi ve gazinom vardı. Hollanda'da hapse girince kefaletle serbest kaldım. Kara para aklama suçlamasını kabul etmiyorum, suçsuzum beraatimi istiyorum" ifadelerini kullandı.
"UYUŞTURUCU İŞİ YAPAN ŞEREFSİZDİR"
Çetin Gören'le aralarında husumet olduğunu ve bu nedenle iki yıldır görüşmediklerini söyleyen "Türk Escobar" olarak adlandırılan Nejat Daş, "19 yaşındayken tutuklandım, aslında babamın suçu bana kalmıştı. Onun üzerinden bana suç isnat ediliyor. Birlikte örgüt kurucusu olduğumuz iddia edilen Çetin Gören ile 2016'da Hollanda'da bir arkadaş ortamında tanıştım. Gören, Türkiye'ye döndüğünde bir arkadaşımdan numaramı almış ve bana ulaştı. Yasadışı bir iş yapmayacağını söyledi. Ben de 'Suça bulaşırsan, yanıma gelme' dedim. Daha sonra onunla 2018'de döviz bürosu kurduk. Ardından Boommerang isimli 3 milyon sermaye taahhütlü bir şirket kurduk ama bir takım özel sebeplerden dolayı aramızda husumet gelişti. 2018'den sonra kendisiyle görüşmedim. Kesinlikle uyuşturucu işini yapmadım, yapan da şerefsizdir. İki yıldır Çetin Gören ile görüşmüyorum, kendisiyle husumetliyim, buna rağmen birlikte nasıl örgüt kuruculuğu yapabilirim ki? Yönetici olmakla suçlanıyorum ama sanıkları tanımıyorum" ifadelerine yer verdi.
BATAKLIK OPERASYONU 30 HAZİRAN'DA BAŞLAMIŞTI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 30 Haziran 2020'de uyuşturucu ve suç gelirlerine yönelik cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarından "Bataklık"ın başlatıldığını bildirmişti.
Soruşturma kapsamında yakalama kararı bulunan 94 şüpheliden 74'ü gözaltına alınmış, çok sayıda lüks ev, araç ile şüphelilere ait banka hesaplarına el konulmuştu. Suç şebekesinin, uyuşturucu gelirlerinden elde ettiği kazançla FETÖ'ye finans sağladığı belirlenmişti. Şüphelilerden birisi soruşturma sürecinde ölmüştü.
İDDİANAME
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, 5 Haziran'da mahkemece kabul edildi.
İddianamede, 2 sanık örgüt kurucusu ve elebaşı, 5 sanık örgüt yöneticisi, 53 sanık örgüt üyesi, 13 sanık ise örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmekle suçlandı.
Örgüt elebaşları Nejat Daş ve Çetin Gören'in de aralarında bulunduğu 26'sı tutuklu 73 sanıklı davanın ilk duruşması, Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.
Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
İddianamede örgüt kurucusu ve yöneticileri olarak yer alan sanıklar Nejat Daş ve Çetin Gören ile "örgüt yöneticisi" olarak gösterilen sanıklar Cemal Deniz Şahan, Perry James Young, Handan Kaymaz, Halil Arslantaş ve Uğur Bülent Göçer'in, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçlarından 60'ar kez, "zincirleme olarak suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçundan 450'şer yıldan 1470'er yıla kadar, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmaktan" ise 5'er yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Sanıklar Abdullah Kaan Karabulut, Abdullah Serhat Batman, Ahmet Korkmaz, Ali Sunar, Arzu Erişkin, Asuman Bilici, Atilla Yıldırım, Atilla Can Daş, Ayten Kocaağaoğlu, Baran Karakuş, Baran Onur, Belgin Gören, Doğan Kaptan, Engin Memiş, Ertuğrul Aydoğan, Evin Atılgan, Fadile Köse, Faruk İşcan, Halit Öztürk, Hanife Daş, Hanifi Gören, Hasan Gök, Hayrettin Yıldız, Hidayet Kocaağaoğlu, Hüseyin Atasoy, Hüseyin Kalmuk, İbrahim Halil Akgül, İlhan Acer, İsmail Karabacaklar, Kadir Ağdoğan, Kadir Bilici, Kemal Kandemir, Kevork Durna, Mahmut Bilici, Mahmut Güney, Mahmut Yücel, Mehmet Kul, Mehmet Murat Buldanlıoğlu, Mehmet Selim Akçay, Mehmet Veysi Yüzer, Merve Menga, Musa Nadir Kale, Necmettin Yüksek, Onur Ayar, Orhan Bozkurt, Sait Börekci, Samet Türkoğlu, Selma Bilici, Servet Daş, Vakkas Bilici ve Zülfü Menga hakkında, "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından 8 yıl 6'şar aydan 20'şer yıla kadar hapis istendi.
"Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan sanık Ahmet Seçen ile "örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan Ahmet Kök, Ali Cengiz Kocaağaoğlu, Bekir Tamer, Bülent Kök, Enver Ağdoğan, Faruk Akar, Mehmet Bilici, Metin Erişkin, Oya Kireç, Sevgi Tamer, Taner Ağdoğan, Umut Ağdoğan ve Yalçın Ağdoğan'ın ise 6'şar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talebinde bulunuldu.
SUÇ ÖRGÜTÜ ELEBAŞI GÖREN'İN FETÖ VE PKK'YA PARA GÖNDERDİĞİ İDDİASI
İddianamede, sanıklar Çetin Gören ve Nejat Daş, suç örgütü kurucusu ve lideri olarak yer aldı.
İddianamede, Gören'in Brezilya'da "uluslararası uyuşturucu madde ticareti" Hollanda'da "kara para aklama", "sahtecilik", "uyuşturucu madde ticareti", "suç örgütü üyesi olmak" ve "ateşli silah bulundurmak" suçlarından "kırmızı bülten" ile arandığı, İtalya'da ise tutuklama talebinin bulunduğu ifade edildi.
Hollanda'da uyuşturucu ticareti suçundan yargılanan Gören'in, 2011'de Türkiye'ye döndüğü, memleketi Gaziantep'teki akrabaları aracılığıyla gayrimenkul işleriyle uğraştığı aktarılan iddianamede, şirketleri aracılığıyla uyuşturucu ticaretinden elde ettiği parayı akladığının tespit edildiği belirtildi.
İddianamede etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için itirafçı olan sanık H.A'nın ifadesinde Gören'in eylemlerini detaylarıyla anlattığı bilgisine de yer verildi.
Buna göre 1996'da Hollanda'da ikamet ettiği evde 37 kilogram eroin bulunması üzerine Türkiye'ye kaçan H.A, bir süre sonra cezasını çekmek için tekrar Hollanda'ya döndü. H.A, burada tutulduğu cezaevinde kendisi gibi uyuşturucudan tutuklanan Çetin Gören ile tanıştı.
İfadesinde Gören'in uyuşturucu ticareti yaptığını burada öğrendiğini belirten itirafçı sanık, tahliye olduktan sonra Hollanda'da bir kafede tesadüfen karşılaştığı Gören'in kendisine uyuşturucu ticareti teklifinde bulunduğunu anlattı.
Bunun üzerine 2012'de 400 kilogram kokain ticareti yaptıklarını, bunun 200'ünün Ekvador'daki kokain karteline, 15'inin kendisine, 15'inin Ali Rıza Ustubi'ye 170 kilogramının ise Çetin Gören ile Abdul ve Scarface isimli kişilere ait olduğunu ifade eden H.A, kokainin Hollanda'daki Fas uyruklu kişiler aracılığıyla piyasaya sürüldüğünü aktardı.
Bu ticaretten 500 bin euro aldığını, Gören'e ise 7 milyon euro kaldığını anlatan H.A, paranın geri kalan kısmının Hawala (güvenilir aracılar vasıtasıyla) yöntemiyle Ekvador'a gönderildiğini bildirdi.
H.A, 8 Ekim 2012'de Güney Amerika'dan Belçika'nın Anwers limanına getirilen muz ve ananas yüklü konteynerlerde 8 ton kokain ele geçirildiği sırada ise Türkiye'de bulunduğunu iddia etti.
İtirafçı sanık H.A, Çetin Gören'in Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gazete ve dergilerine abone olduğunu, örgütün Hollanda abisine elden himmet adı altında 150 bin euro verdiğini iddia etti.
H.A, İnterpol kayıtlarının silinmesi için FETÖ'ye ayrıca 500 bin euro veren Gören'in kendisine, "Bu nasıl cemaat arkadaş? Bunların dini imanı para. Benim ne iş yaptığımı bildikleri halde yine de benden 'Allah rızası için' para istiyorlar." serzenişinde bulunduğunu aktardı.
FETÖ üyeleri Ahmet Sevilmiş ve Murat Elmas'ın 2014'te kendisiyle görüştüğünü de anlatan H.A, "Benimle alakalı bir soruşturma olduğunu söylediler ve yardımcı olmak için 1 milyon lira himmet parası istediler. Bunun çok olduğunu söylediğimde 'Bu para çok değil zaten sen Allah rızası için himmet vererek bu dertten kurtulmuş olacaksın.' dediler. 1 milyon lira himmet ödemeyi kabul ettim." ifadelerini kullandı.
PKK'YA 60 MİLYON EURO AKTARMIŞ
İddianamede, sanık Gören'in, terör örgütü PKK'ya 60 milyon euro aktardığına dair tespit de yer aldı.
Polis tarafından hazırlanan rapora dayandırılan tespitlere göre Gören'in, Gaziantep'te PKK ile bağlantısı bulunan H.A. aracılığıyla 2011-2012 yıllarında Brüksel üzerinden Gaziantep'e kuryeler aracılığıyla 120 milyon euro gönderdiği ifade edildi.
Söz konusu paranın 60 milyon euroluk kısmının, H.A'nın ailesi tarafından PKK'ya gönderildiği, kalan 60 milyon euronun ise Gören'in kiralık kasalarında saklandığı öne sürüldü.
"TÜRK ESCOBAR" NEJAT DAŞ
İddianamede, suç örgütünün kurucu ve yönetici diğer ismi sanık Nejat Daş'a ait bilgiler de yer aldı.
Buna göre örgüt üyeleri arasında kendisinden "abi" olarak bahsedilen Daş, 1990'lı yılların başından itibaren Lucky-S ve Kısmetim-1 gemilerinde Akdeniz'de uyuşturucu madde ele geçirilmesi kapsamında Avrupa'da "Türk Escobar" olarak tanındı.
Daş, 1993'te Türkiye'de Lucky-S ve Kısmetim-1 isimli gemilerde yaklaşık 14 ton uyuşturucunun ele geçirilmesi üzerine 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Örgüt yönetici ve üyelerine verdiği talimatlarla uyuşturucu madde ticareti suçundan elde ettiği geliri aile şirketi CHS Group firması bünyesinde aklayan Daş, CHS Group firmasının alt kuruluşu olan Şehnaz Döviz bürosunun çalışanlarınca oluşturulan "BOSS GRUP" adlı sohbet grubunda da elde edilen paraların aklanmasına yönelik işlemeleri takip etti.
İddianamede, suç gelirinin trafiğine ilişkin şu tespite yer verildi:
"Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden Nejat Daş'ın, özellikle öncül suç gelirlerinin Türkiye'ye kurye yolcular ve kurye tır şoförleri tarafından getirilmesinde tam inisiyatif yetkisine sahip olduğu, anılan para trafiğini yönettiği, internet uygulamaları üzerinden kurulan grupla örgüt üyelerine talimat verdiği ve üyeler arasında bilgi alışverişini sağladığı anlaşılmıştır."
GÖREN İLE ORTAKLIĞINI ANLATTI
Nejat Daş ifadesinde, Çetin Gören ile Almanya'da ticaret yapmak için Recep isimli bir kişi aracılığıyla tanıştıklarını, bir süre sonra da İstanbul'da buluştuklarını anlattı.
Türkiye'de ticaret yapacağını kaydeden Gören ile Çagatay Döviz ünvanlı iş yerini aldıklarını belirten Daş, sabıkası nedeniyle iş yerinin kaydını kardeşi Handan Kaymaz adına yaptıklarını ifade etti.
Bir süre sonra iş yeri ruhsatını devrettiğini, ortaklık için koyduğu 150 bin doları kendisine iade eden Gören ile ticaret ilişkisine nokta koyduğunu aktaran Daş, ancak Gören'in kendisine yönlendirdiği kişilerle Boommeranf isimli şirketi kurduklarını bildirdi.
GÜNEY AFRİKA'DAN GELEN BİLGİ NOTU BATALIK OPERASYONUNUN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ
İddianamede, suç örgütüne yönelik soruşturmanın detaylarına da yer verildi.
Buna göre soruşturma, Güney Afrika İçişleri Müşavirliğinden gönderilen ve Emniyet Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Daire Başkanlığı tarafından ilgili birimlere ulaştırılan bilgi notunun değerlendirilmesiyle başladı.
Bilgi notunda, Çetin Gören'in, uyuşturucu ticareti yapan suç örgütü elebaşı olarak bilindiği, elebaşı olduğu örgütün kokain ticareti yaptığı ve elde edilen kara parayı aklamaya çalıştığı belirtildi.
Gören'in, sahte pasaport ve ehliyetle sahte faturalar kullandığı belirtilen bilgi notunda, sanık hakkında Brezilya adli makamlarınca kara para aklamak, evrakta sahtecilik, uyuşturucu ticareti, suç örgütü üyeliği ve ruhsatsız ateşli silah bulundurma suçlarından 21 Kasım 2016'da kırmızı bülten çıkartıldığı bildirildi.
Çetin Gören'in, 24 Mart 2007'de Brezilya'da suça iştirak eden kişilerle tutuklandığı, 2010'da cezaevinden geçici izinle ayrılmasına rağmen dönmediği ifade edilen bilgi notunda, sanığa ait Gaziantep'teki banka kasasında 60 milyon euro bulunduğu kaydedildi.
Bu bilgi notunun gönderildiği Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), hazırladığı rapor ve arşiv kayıtlarını, 3 Aralık 2019'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırdı. Başsavcılık da aynı gün şüpheliler hakkında soruşturma başlattı.
Ardından 30 Haziran 2020'de, uyuşturucu ve suç gelirlerine yönelik, kamuoyunda "Bataklık Operasyonu" olarak bilinen süreç başlatıldı.
Haklarında yakalama kararı bulunan 94 zanlıdan 74'ü gözaltına alındı, çok sayıda lüks ev ve araç ile şüphelilere ait banka hesaplarına el konuldu.
Zanlılardan biri soruşturma sürecinde hayatını kaybetmişti.