Dolandırıcılıktan 70 yıl hapis cezası alan kaymakamla ilgili gerekçeli karar açıklandı

Dolandırıcılıktan 70 yıl hapis cezası alan kaymakamla ilgili gerekçeli karar açıklandı
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Adana'da depremzedeler için alım yapılacağı iddiası ile firmaları dolandırdığı öne sürülen tutuklu sanıklar eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıç'a 70 yıl, Özgür Akgül'e 46 yıl 4 ay hapis cezası, tutuksuz sanık Paşa Yaşar'ın ise beraatına kararı verilen davanın gerekçeli kararı açıklandı.

Adana'da depremzedeler için alım yapılacağı iddiası ile firmaları dolandırdığı öne sürülen tutuklu sanıklar eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıç'a 70 yıl, Özgür Akgül'e 46 yıl 4 ay hapis cezası, tutuksuz sanık Paşa Yaşar'ın ise beraatına kararı verilen davanın gerekçeli kararı açıklandı. Gerekçeli kararda sanıklar eski Kaymakam Kılıç ile Akgül'ün fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek depremi fırsat bilip dolandırıcılık suçunu büyük bir profesyonellik ve çok kapsamlı mizansenle işledikleri belirtildi. Dolandırıcılık olayında kaymakamlık aracının da kullanıldığı belirtilen kararda, sanıkların vatandaşın devlete olan inancını kötüye kullandıkları, yapılan işlemlerin Cumhurbaşkanlığı kaynaklı ve yönetimli olduğu inancını yaymaya çalıştıkları da kaydedildi.

Adana 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde "kamu kurum ve kuruluşları v.b tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" suçundan yargılanan Yüreğir ilçesi eski kaymakamı Mustafa Kılıç, kendisini danışman olarak tanıtan Özgür Akgül ile tutuksuz sanık Paşa Yaşar hakkında 28 Nisan'da karar verildi. Mahkeme heyeti, eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıç'ı 70 yıl hapis ve 601 bin lira adli para cezası, sanık Özgür Akgül'ü de 46 yıl 4 ay hapis ve 411 bin lira adli para cezasına mahkum edip, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Sanık Paşa Yaşar'ın ise "yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması" gerekçesiyle beraatına hükmedildi. Davanın gerekçeli kararı açıklandı.

Depremi fırsat bildiler

196 sayfadan oluşan gerekçeli kararda, toplanan deliller ve dinlenen tanıklar dikkate alındığında sanık eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıç ile sanık Özgür Akgül'ün fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiği belirtildi. Sanıklar Kılıç ve Akgül'ün 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra afet bölgesi ilan edilen Adana ilinin bu durumunu fırsat bildiklerine dikkat çekilen gerekçeli kararda, depremden yaklaşık 3 ay sonra Yüreğir ilçesi sınırlarında mağdur olan vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla dönemin Yüreğir Kaymakamı olan Mustafa Kılıç'ın makamı ve vakfın doğal başkanı olması nedeniyle depremin hemen akabinde yaşanan mağduriyetlerin hızlıca giderilmesi amacıyla bir kısım bürokratik işlemleri kaldırıp, işlem limitlerini de yükselttikleri, 127 sayılı Cumhurbaşkanlığı OHAL Kararnamesi'nin bir kısım hükümlerini ilgililere kendi mizansenleri dahilinde farklı bir şekilde bildirdikleri ifade edildi. Gerekçeli kararda, sanık Kılıç ile Akgül'ün vakıf tarafından aşevi için yüklü miktarda alım yapılacağını, yaşanılan felaketin ve ülkenin içinde bulunduğu durumun koşulları gereği bu süreç içerisinde güvenilir tedarikçilere ihtiyaç duydukları algısıyla ortaya çıktıklarına yer verildi.

Makam ve konumunu kullandı

Sanık Akgül'ün eski Kaymakam Kılıç ile yaptığı anlaşma gereği piyasadan tanıdığı ve bildiği firmaları bularak kaymakamlığa getirdikten sonra eski Yüreğir Kaymakamı Kılıç'ın makam ve konumunu kullanıp, sanık Akgül aracılığıyla insanları kaymakamlığa davet ettiği belirtildi. Sanık Özgür Akgül'ün daha önceden tanıdığı ve ticari işlerini bildiği diğer sanık Paşa Yaşar'ı arayarak deprem nedeniyle Adana'da yıkım işleri ve gıda alım ihalesi olduğunu söyleyerek, Adana'ya çağırdığı ifade edilen gerekçeli kararda, "Davet üzerine Adana'ya gelen Yaşar'ın, sanık Özgür Akgül vasıtasıyla sanık Mustafa'nın makamına gidip, orada tanıştıkları hatta ilk görüşmede sanık Mustafa'nın yıkım işleri ve gıda alımından söz ettiği, bu görüşmelerin olduğu ilk etapta Özgür Akgül'ün de sanıklar ile aynı ortamda bulunduğu, Paşa Yaşar'ın da gıda alım işi için sanık Mustafa Kılıç'ın hesabına 3 milyon TL teminat bedeli yatırdığı" belirtildi.

Makam aracını kullanmışlar

Sanık Paşa Yaşar'ın daha sonra yıkım işleri için Mehmet Sıddık'ı arayıp Adana'ya davet ettiği, uçakla gelen Sıddık'ı da Kılıç'a ait makam aracıyla havalanında karşılayıp birlikte kaymakamlık makamına gittikleri, tanışma aşamasından sonra eski kaymakam Mustafa'nın çevre valilikler ile görüşerek sanık Paşa Yaşar ile Mehmet Sıddık için yıkım işlerinde kolaylık sağlanmasını istediği kaydedildi.

OHAL süreciyle ikna ettiler

Sanık Mustafa Kılıç'ın makamında gerçekleştirilen görüşmelerde, yıkım işlerinin uzun süreceğini söyleyerek, gıda alım ihalesinin de olduğunu söyleyip, ihalenin bedeli ve teminat konularına girdiği belirtilen gerekçeli kararda, teminat mektubu sunmak isteyen Mehmet Sıddık'tan ise nakit teminat bedeli istediği, kendisinin de bunu kabul ettiği, görüşmeler sırasında hiçbir görevi ve konumu olmayan Özgür'ün de yer aldığı, Sıddık'ın sürecin doğrudan teminle yürüyeceğine ikna olmayarak sorması üzerine sanık Paşa ve Özgür'ün OHAL sürecinde kaymakamların olağanüstü yetkilerinin olduğunu söyleyerek kendisini ikna ettikleri ifade edildi.

Başka mağdurların dekontunu gösterdi

Gerekçeli kararda, Sıddık'ın teminat bedelini yatırmak için hesap bilgilerini istemesi üzerine sanık Mustafa'nın bilgilerini verdiğini, bunun üzerine kardeşi S.Ç. ile konuyu görüştükten sonra parayı göndereceği sırada hesabın eski Yüreğir Kaymakamına ait olduğunu anlayınca bu konudaki çekincesini dile getirdiği, sanık Paşa'nın araya girerek vakıf başkanının kaymakam olması nedeniyle böyle bir durumun söz konusu olacağını söylediği, hatta sanık Mustafa'nın başka olayın mağduru olan T.Ö.'ye ait teminat bedeline ait banka dekontunu göstermesi üzerine ikna olduğuna yer verildi.

Parasını istedi

Mağdur T.Ö. ile sanık Paşa Yaşar'ın bir şekilde denk geldikleri, T.Ö.'nün Sıddık'a gıda ihalesinden bahsetmemesi gerektiğini söylediği, paranın gönderilmesinden sonra sanık Mustafa ile Mehmet Sıddık arasında gıda alımına ilişkin sözde bir sözleşme imzalandığı kaydedilen gerekçeli kararda, sözleşme sonrası Sıddık'ın ihtiyaç listesinin gönderilmesini beklediği ancak böyle bir şeyin olmaması üzerine Adana'ya gelerek sanıktan parasını istediği, sanık Mustafa'nın parayı Mersin ilinde vereceğini söylemesi üzerine birlikte sanıklar Mustafa, Özgür ve Paşa'nın Mersin iline giderken polislerce durdurularak yakalandıkları belirtildi.

Hayali sözleşmeler imzaladı

Sanıklar Mustafa ile Özgür'ün başlangıçtan itibaren fikir ve eylem birlikteliği içerisinde oldukları belirtilen gerekçeli kararda, dolandırıcılık olayının nasıl gerçekleştirildiği ayrıntılı olarak şöyle anlatıldı:

"Diğer sanık Paşa'yı Özgür'ün vasıtasıyla ikna ederek Adana'ya getirdikleri, ardından Paşa'nın gıda alımını duyunca katılan Sıddık'ı da arayarak Adana'ya davet ettiği, hayali alıma ikna edilen ve kendisi de bir miktar teminat yatıran Paşa'nın katılanı gıda işine girmesi noktasında teşvik ettiği, bu olayların tamamının sanık Mustafa'nın makamında gerçekleştiği, her ne kadar Mustafa ikna sürecinde Özgür ve Paşa'nın olmadığını söylemiş ise de planın başlangıçta olduğu şekliyle zaten sanık Özgür'ün piyasadan firma bulması ve daha çok sanık Mustafa'nın ikna etmesi şeklinde ilerlediği, bu somut olayda ise iki sanığın önce Paşa'yı gıda alımına ilişkin sürece ikna ederek ve bir miktar parasını hile ve desise ile aldıkları, ardından katılanları O'nun vasıtasıyla olaya dahil ettikleri, ardından Mustafa'nın devreye girerek diğer tüm olaylarda olduğu gibi OHAL kararnamesi, diğer kişilere ait dekontların gösterilmesi, kendinin vakıf başkanı olması ve hayali sözleşmeleri imzalayarak hile ve desise sürecini tamamladığı, bununla birlikte katılanları olaya dahil eden sanık Paşa'nın düştüğü hatayı anlayarak sebebiyet verdiği zararı kısmen de olsa giderdiği ve katılanlara zararı gidereceğine dair protokol imzalayarak verdiği belirlendi."

Tüm olaylarda sürece dahil olmuş

Sanık Özgür'ün bu olaylarla bir ilgisinin bulunmadığını, hatta kendisinin de kullanıldığını söylemesine rağmen hiçbir resmi görevi olmamasına karşın hemen hemen tüm olaylarda sürece dahil olduğuna dikkat çekilen gerekçeli kararda, "Firmaları davet etmiş, görüşmelerde resmi bir görevi varmış gibi davranarak sanık Mustafa'nın planlarını hayata geçirmesini kolaylaştırmış ve her seferinde çok sayıda insanın kaymakamlık makamına gelerek parasını istediğini, ihalenin asla yapılmadığını bilmesine, görmesine rağmen ısrarla eylemlerine devam etmesi karşısında, sanık Mustafa'nın nihai amacını bilmediği, kendisinin de aldatıldığı yönündeki savunmasının itibar edilemez olduğu açıkça anlaşılmış, parasını alamayan, alımların gerçekleşmediğini gören ve dolandırıldığını anlayan katılanların resmi mercilerine başvurarak şikayetçi olduğu görülmüş ve sanıklar Mustafa ve Özgür'ün eylemlerinin sabit olduğu katılanların aşama beyanları, sanıkların savunmaları, banka kayıtları sahte sözleşme örnekleri ile tüm dosya kapsamının katılanları doğruladığı, sanıkların da tevil yollu olarak görüşmeleri ve para transferini kabul ettiği görülmüştür" denildi.

Vatandaşın devlete olan inancını kötüyü kullanmış

Yüreğir Kaymakamlığı Sosyal yardımlaşma Dayanışma Vakfı ile yapılan yazışmalardan anlaşılacağı üzere ortada depremzede vatandaşlar için herhangi bir ihtiyaç ya da gıda alım ihalesi ve hatta bu hususta tahsis edilmiş bir ödenek olmadığına dikkat çekilen gerekçeli kararda, Kamu İhale Kurumu ile yapılan yazışmalara ve 127 sayılı Cumhurbaşkanlığı OHAL Kararnamesi'ne göre doğrudan temin suretiyle yapılacak ihalelerin yapılma usul ve şekillerine ilişkin prosedürün aynen geçerli olmasına, gelen cevabi yazılar, dosyaya dahil edilen vakıf senedi aslı ile dinlenilen tanık anlatımlarına göre kaymakamlık makamının tek başına ihale yapma ve alıma karar verme yetkisinin bulunmaması, vakıf mütevelli heyeti tarafından bir alım kararı ortaya konulduktan, ilgili birimlerin ihaleyi gerçekleştirdikten sonra ancak kaymakamın sözleşme imzalama aşamasında yetkilerinin bulunduğunun anlaşıldığı belirtildi. Ayrıca gelen cevabi yazılar, banka kayıtları ve tanık anlatımlarına göre doğrudan temin suretiyle yapılacak ihalelerde nakdi teminat alınması gibi bir usulün bulunmaması ile alınacak nakdi teminatın kaymakamın kişisel hesabına yatırılması şeklinde bir uygulamanın olmadığı da vurgulanan gerekçeli kararda, şöyle denildi:

"Doğrudan temin suretiyle gerçekleşen ihalelerin EKAP isimli ihale sistemine dahil edilmemesi nedeniyle denetim olanağının olmaması, sanık Mustafa'nın böyle bir ihale ve alım olmadığını açıkça bilmesine rağmen ihale varmış gibi göstererek hiçbir yasal dayanağı olmadan kişisel hesabına nakdi teminat başlığı altında haksız kazanç oluşturacak meblağların gönderilmesini kaymakamlık makamına dolayısıyla vatandaşın devlete olan inancını kötüye kullanarak sağlaması ve yine katılanlara başka firmaların gönderdiği teminat bedellerini internet bankacılığı vasıtasıyla göstererek hile ve desise aşamasını daha da güçlendirmesi, Özgür'ün gerçekte böyle bir ihale olmadığını bilmesine, Cumhurbaşkanlığı veya Savunma Sanayi Başkanlığı'nda hiçbir görevi olmamasına karşın mizansene bu durumu varmış gibi göstererek eyleme dahil etmesi, görüşmelerde bulunarak karşı tarafta yapılan işlemlerin Cumhurbaşkanlığı kaynaklı ve yönetimli olduğu inancını yaymaya çalışması, sanık Özgür'ün eyleminin tek başına işlenmesi halinde TCK'nın 158/1-L maddesinde düzenlenen suçu oluşturacak olmasına karşın, hiyerarşik olarak çok daha üst konumda bulunan sanık Mustafa'nın mizansenine dahil eylemlerinin sanık Mustafa'dan bağımsız olarak düşünülemeyeceği, bu haliyle sanık Özgür hakkında fikir ve eylem birlikteliği içerisinde sanık Mustafa ile TCK'nın 158/1-d maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağına ilişkin açıklama ve kabul kısmı genel gerekçe D bölümünde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın genel gerekçe kısmında dosyaya dahil edilen Yargıtay kapatılan 15. Ceza Dairesi'nin 2020/1592 esas ve 2021/7203 karar sayılı içtihadına göre kamu kurum ve kuruluşu statüsünde bulunması, sanık Mustafa'nın da bu vakfın doğal başkanı olması nedeniyle bunu avantaja çevirerek diğer sanık Özgür ile birlikte fikir ve eylem birlikteliği içerisinde katılanlar Mehmet S.Ç. ve M.S.Ç.'den suç tarihinde toplam 1.905.000 TL haksız menfaat temin ettikleri tüm dosya kapsamıyla sabit görülmüş, sanık Paşa'nın soruşturma aşamasında 880 bin TL teminat bedelini katılanların şirketine ait banka hesabına iade ettiği, bakiye zararın raporlar, banka kayıtları ve beyanlara göre 1 milyon 705 bin TL olduğu, açıklanan delillerle sanıkların savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu görülmüş ve itibar edilmemiş, genel gerekçe kısmında açıklandığı üzere sanıkların eyleminin hep birlikte TCK'nın 158/1-d maddesinde düzenlenen suça uyduğu kabul edilmiş, suç tarihi itibariyle katılanın uğradığı zararın miktarı ile o tarihten bugüne gerçekleşen enflasyonist koşullarda gözetilerek zararın büyüklüğü, olayların gerçekleştiği, mekanın devleti temsil eden bir makam olması, olayların gerçekleştiği sürecin ülkenin yaşadığı büyük bir deprem felaketinin hemen sonrası olması, sanıkların büyük bir profesyonellik ve çok kapsamlı bir mizansenle atılı suçu işlemeleri nedeniyle suç işleme kastlarının yoğunluğu birlikte dikkate alındığında, ceza tayinine gidilirken hakkaniyete uygun bir şekilde alt sınırdan uzaklaşılmış, birden fazla katılana karşı eylemin gerçekleşmiş olmasına karşın, eylemin tek bir malvarlığı değerine karşı işlenmiş olması yani özgülenmiş bir kasıt ve eylem nedeniyle zincirleme suç hükümleri uygulanmamış, sanık Mustafa'nın yaklaşık 3 aylık bir süreçte çok sayıda aynı mahiyette suç işlemiş olması, yargılama sürecinde zabıtlara yansıdığı şekilde tavırları, atılı suçu işlediği yönünde pişmanlık duyduğuna ilişkin bir durumun dosyaya yansımamış olması, sanık Özgür'ün aynı neviden suç nedeniyle mükerrir olması da gözetilerek sanıklar hakkında TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenleri uygulanmamıştır."

"Zararın giderilmesi girişiminde bulunmadılar"

Gerekçeli kararda sanıkların zararı giderme konusunda girişimde bulunmadıklarına da yer verilerek, "Bu aşamaya kadar sanıklara zararı gidermeleri noktasında hemen hemen her celse süre verilmesine karşın katılanların bakiye zararının giderilmesi noktasında girişimde bulunmadıkları, katılanların kısmi zarar giderilmesi noktasında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması nedeniyle rızalarının bulunmadığını açıkça belirttikleri, ayrıca katılanların sanık Mustafa'ya yönelik alacağa mahsuben senet almaları ya da icra takibi başlatmalarının bu aşamada sonuca tesir etmediği, zira ortada tahsil edilen bir meblağın olmadığı, gün adli para cezaları dönüştürülürken, suç tarihinde yürürlükte bulunan açıkça sanıkların lehlerine olduğu anlaşılan günlük 20 TL'den dönüştürme yapılmış, aldıkları ceza miktarı da gözetilerek tutukluluk hallerinin ayrı devamına karar vermek gerekmiştir" denildi. - ADANA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / 3.Sayfa
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title