Behiye Teymur: 28 Şubat süreci toplumsal hafızada derin izler bıraktı

Behiye Teymur: 28 Şubat süreci toplumsal hafızada derin izler bıraktı
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

28 Şubat sürecinin yıl dönümünde, Haberler.com Yönetim Kurulu Üyesi Behiye Teymur, bu dönemin yalnızca bir askerî müdahale değil, toplumun her alanına yayılan bir baskı ve dışlanma süreci olduğunu vurguladı. Kendi yaşadığı ayrımcılık hikayelerini paylaşan Teymur, bu sürecin sanat ve medya dünyasında da derin etkiler bıraktığını belirtti.

Sosyal medyada "28 Şubat" ifadesi gündemin en üst sıralarında yer alırken, İngiltere'den gelen bir haber dikkat çekti. Bir hemşire, mesai arkadaşının kendisini çay molalarına davet etmemesi nedeniyle açtığı davayı kazandı ve 41 bin sterlin tazminat almaya hak kazandı. Mahkeme, bu durumun dışlanma ve psikolojik baskının yıkıcı etkilerini gösterdiğini belirtti.

Bu haber, 28 Şubat sürecinde yaşanan dışlanma ve baskıları hatırlattı. Haberler.com Yönetim Kurulu Üyesi Behiye Teymur, bu sürecin yalnızca bir askerî müdahale olmadığını, medya, akademi, sivil toplum ve hatta sıradan vatandaşların da dahil olduğu büyük bir sistematik baskı düzeni olduğunu vurguladı.

"HALK DA BU DÜZENİN GÖNÜLLÜ BİR UNSURU OLDU"

Behiye Teymur, 28 Şubat sürecinde halkın da bu dışlayıcı sistemin bir parçası haline geldiğini belirterek, "Sokaklarda, okullarda, iş yerlerinde, hatta aile içinde bile ötekileştirme yaşanıyordu. O dönemin mağdurları, yaşadıkları deneyimleri bugün tarihe not düşerek paylaşıyorlar. Ben de o sürecin bir tanığı olarak hatıramı anlatmak istiyorum" dedi.

"SANAT DÜNYASINDA DA DIŞLANMA HİSSEDİLİYORDU"

Teymur, 2007-2008 yıllarında yaşadığı bir olayı şu sözlerle anlattı: "Ortaköy'de bir resim atölyesinde çalışıyordum. Kursta dört-beş kişiydik. Bir gün bir televizyon kanalı çekim yapmak için geldi. Eğitmenim tüm öğrencileri bir sınıfa toplarken bana 'Sen burada kal, dışarı çıkma olur mu?' dedi. O an öylece kalakaldım. Konunun benimle hiçbir ilgisi olmadığını biliyordum ama orada istenmediğim gerçeği içime oturmuştu. Hocamın gözlerini kaçırarak bunu yaparken hissettiği mahcubiyet yüz ifadesine yansımıştı."

Teymur, aynı dönemde sinema eleştirmeni olarak film gösterimlerine davet edildiğini ancak burada da dışlanmayla karşılaştığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "O zamanlar Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) çok aktifti ve tüm eleştirmenler bu derneğin üyesiydi. Bir gün bir SİYAD üyesi bana, 'Bak, sen buraya gelip yazılar yazıyorsun ama seni asla SİYAD'a almazlar' dedi. Nedenini sorduğumda başörtümü işaret ederek, 'Siz kendiniz bir dernek kursanıza, burada size asla fırsat vermeyecekler' dedi. Sesini kısarak bunları söylerken, eğer rakip bir dernek kurarsam fikrin ondan çıktığını söylemememi de ekledi."

"TEK AYRIMCILIĞI BİR TÜRK YAPTI"

Teymur, Londra'ya taşındığında kendisine sıkça "Müslüman bir başörtülü kadın olarak hiç ayrımcılığa uğradın mı?" sorusunun yöneltildiğini belirterek, "Samimiyetle hep 'Hayır, asla! Bilakis pozitif ayrımcılık bile yapıldı' dedim. Ama ironik bir şekilde yaşadığım tek ayrımcılığı bana bir Türk yaptı. Ve onun kavgasını da benim adıma bir Pakistanlı verdi" ifadelerini kullandı.

"UNUTULAN HER ZULÜM BİR GÜN YENİDEN YAŞANIR"

Behiye Teymur, 28 Şubat'ın yalnızca bir tarih olmadığını, Cumhuriyet'ten bu yana süregelen bir vesayet düzeninin en zor dönemlerinden biri olduğunu vurguladı. Teymur, "Vesayet rejimi, kendisiyle ortak değerler taşımayan herkese 'istenmeyen evlat' muamelesi yapıyordu ve bunu bir hak gibi görüyordu. Bugün o zor günlerden çıkıp daha özgür bir ortamda yaşamak hayallerimizin ötesinde. Ancak yaşananları unutmamak, tekrarına izin vermemek hepimizin sorumluluğu. Çünkü unutulan her zulüm, bir gün yeniden yaşanır" diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: Haberler.com / Serhat Yılmaz - 3.Sayfa
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title